Sayfalar

20 Haziran 2015 Cumartesi

Son Konuşma

Kitap Hakkında:
Adı: Son Konuşma
Yazarı: Randy Pausch
Çeviri: Merve Duygun
Yayınevi: Butik Yayınevi
Sayfa: 240
Ebat: 14x20 cm
Değerlendirmem: % 95
Ne Buldum: Duygu yüklü bir aile dramı


Yazar Hakkında: Randolph Frederick Pausch 

(23 Ekim 1960 – 25 Temmuz 2008), ABD'li bilgisayar bilimleri profesörüdür. İnsan-bilgisayar etkileşimi ve tasarım alanlarında uzmanlaşmıştır. Brown Üniversitesi'nin Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nden 1982 yılında mezun olmuştur. Virginia Üniversitesi'nde profesörlük ünvanını almıştır. 1988 yılından bu yana Carnegie Mellon Üniversitesi'nde çalışmaktaydı. Ayrıca EA Sports, Google, Disneyland gibi ünlü firmalarda bazı projelerde görev almıştır.
Ağustos 2006'da kendisine pankreas kanseri teşhisi kondu ve yoğun bir kemoterapi ve tedavi programına girdi. Bir süre sonra kanserin vücuda yayıldığı fark edildi ve artık ölümcül bir durumda olduğu söylendi. Bundan sonra Pausch, karısı ve 3 çocuğu ile daha çok vakit geçirebilmek için hayatını biraz daha uzatabilecek tedavilere ağırlık verdi. Ayrıca çocuklarına bir miras olarak bırakabileceği tek şeyin en iyi yapabildiği şey olan bir konuşma olabileceğini düşünerek en son çıktığı semineri bu amaçla verip bir de "The Last Lecture" Son Konuşma adında kitap hazırladı. 25 Temmuz 2008'de, aile evinde hayatını kaybetti. Kendine ait  bir kitabı ve ortaya çıkarttığı Alice ile Programlama Öğrenmek adında bir projesi vardır.

Eserleri:
Alice ile Programlama Öğrenmek

Son Konuşma

Arka Kapaktan:
"Gerçek Bir Yaşam Hikâyesi"

Pankreas kanseri, 3 ay ömür biçilen dünyaca ünlü bir bilim adamı; Ama her şeyden önce 1,2 ve 5 yaşlarında üç tane çocuğu olan ve onlardan -hele de şimdi-hiç ayrılmak istemeyen son derece duygusal bir baba;
Gelecek yirmi senede çocuklarına öğreteceklerini, günün birinde onların sahiline vuracak bir şişeye sığdırmaya çalışıyor. İşte böyle bir adamın bütün dünyaya ve en başta da çocuklarına miras bırakılmak üzere, yaşamla ilgili-evet ölümle değil, yaşamla ilgili-çocukluk hayallerimizle ilgili, hayatımızdan sonuna kadar tad almayla ilgili, dostluklarla ilgili, sevgiyle ilgili, kısacası yaşamın tam da kendisiyle ilgili üniversite kürsüsünden yaptığı "Son Konuşma"

Bir sürü Profesör, "Son Konuşma" adı altında konuşmalar yapar. Onlardan, ölümlerini düşünmeleri ve onlar için en önemli şeyin ne oldugunu bulmaları istenir. Ve onlar konuşurken, dinleyiciler ister istemez aynı soruya kapılırlar: Son şansımız olduğunu bilseydik, dünyaya hangi gerçeği bildirmek isterdik? Yarın ölecek olsaydık, neyi miras olarak bırakırdık? Carnegie Mellon'da bir bilgisayar profesörü olan Randy Pausch'dan böyle bir konuşma yapması istendiğinde, son konuşması olacağını düşünmesi zor olmamıştı, ne de olsa kısa süre önce ölümcül bir kanser teşhisi konmuştu.

Ama yaptığı konuşma ölümle ilgili değildi. Çocukluk hayallerinizi gerçeğe dönüştürmek ile ilgiliydi. Engelleri asmanın, başkalarının hayallerini mümkün kılmanın, her anın değerini bilmenin önemiydi. Bunlar Randy'nin inandığı her şeyin bir özetiydi. Yani yaşamak ile ilgiliydi.

Bu kitapta Randy Pausch, konuşmasını bir fenomene çeviren ve onu unutulmaz kılan özelliklerini -mizah, ilham ve zekayı bir arada kullanmıştır. Bu kitap nesillerden nesillere aktarılacak ve gelecek nesillerin de okuyacağı bir kitaptır.

"Önemli olan kaybetmeniz veya kazanmanız değil, nasıl oynadığınızdır." 
Randy Pausch

 
 Kitabın Analizi & Yorumum :

Amerika’nın tanınmış üniversitelerinden birinde profesörlük yapan dünyaca ünlü bilim adamı Randy
İkisi erkek ve birisi de kız çocuğu olmak üzere üç çocuk babasıdır. Lakin hayatını karartan haberi, yani pankreas kanseri olduğunu ve 3 aylık bir ömrü kaldığını öğrendiğinde kara kara düşünüp ölümü beklemek yerine çok sıra dışı bir işe kalkışır. Bu olayı kendine çok büyütmez. Zira elinden gelen bir şeyin olmadığını ve sonucun her ne yaparsa yapsın değişmeyeceğini biliyordur.

Çocuklarının üçünün de küçük olması ve ölümünden sonra kendisi ile ilgili hiçbir anıları olamayacağı düşüncesi kendisini
Bir fikri uygulamaya iten sebeptir. Çalıştığı üniversitede son konuşma adı altında yaptığı sunumu videoya kaydeder ve bunu çocuklarına adar. Ayrıca geride kalan ömrünü ailesi ve çocuklarıyla birlikte hiç ölmeyecekmiş gibi mutluluk içinde geçirmeye çalışır. Çocuklarının ileride kendisini daha iyi tanıması ve anlaması için onlarla birlikte tatile çıkar, çocuklarıyla havuzda birlikte yüzer, yeni bir araba alır ve tüm bu yaptıkları ve birlikte geçirdiği bu güzel vakit görüntülerini videoya kayder. Kısacası bu video görüntülerini onlara miras olarak bırakır. Ayrıca ansızın ölüp gitmediği ve çocukları ve eşiyle birlikte vakit geçirebileceği zamanı olduğu için haline de şükreder. Lakin beklenen son gelmiştir ve Randy Pausch  yaptığı bu Son Konuşma’dan bir yıl sonra 25 Temmuz 2008  tarihinde hayatını kaybeder.

Randy’nin özdeyiş niteliğindeki sözlerinden kısaca birkaçını şöyle sıralayabilirim:

“Sen hata yaptığında ve kimse sana bir şey söylemediğinde bu senden vazgeçtikleri anlamına gelir.”
“Çocukluk hayallerinizden asla vazgeçmeyin, onu mutlaka gerçekleştirin.”
 “Tuğla duvarlarının orada olmalarının bir sebebi var. Amaçları bizi dışarıda tutmak değil, bir şeyi ne kadar çok istediğimizi anlamamız için bize bir şans vermektir.”
 “İnsanlar eşyalardan daha önemlidir. Bir araba, yepyeni üstü açık arabam gibi kullanılmamış bir cevher bile, sadece nesnedir.”
 “Zaman, bilinçli bir şekilde yönetilmelidir, para gibi.”
 “Her şey yaşamı nasıl yaşadığınıza bağlı”
“Her zaman doğruyu söyleyin.”
“Kararlı olmak açıkgözlü olmaktan iyidir.”
“Şikayet etme, sadece daha çok çalış”
“Deneyim, istediğinizi elde edemediğinizde, elde ettiğiniz şeydir.”
  
  
Kitabı böyle bir çırpıda kısaca özetlemek elbette ki mümkün değil. 240 sayfalık kitabın her bir sayfası dolu dolu ders niteliğinde. Bir hafta sonu vakit geçirmek için çıktığım alış veriş gezisinde raflarda dizili onlarca kitap içerisinden ne hikmettir ki bu kitap beni sanki mıknatıs gibi kendine çekti. Elime aldım ve konusunu okurken gerçek yaşam hikâyesinden alınmıştır sözünü duyunca hiç tereddüt etmeden kaptım. Altıncı hissim de al diye ısrar etmişti çünkü.  Kitabı bir sonraki Pazar günü bir çırpıda okuyup bitirdim. İstesem de ikinci güne sarkması mümkün değildi, zira elden bırakmanın imkânsız olduğu bir kitap diyebilirim. Kitabın özellikle son sayfalarında duygu seline kapıldığımı, yüreğimin burkulduğunu,
Üniversitede yaptığı sunumun sonrasında eşini kürsüye davet ettiğinde eşinin sakın ölme sözünden sonrasında ise güneşli bu Pazar gününde yüreğimin derinliklerine yağmur gibi yaş akıttığımı utanmadan söyleyebilirim. Bugüne kadar okuduğum ve sonunda ağladığım ikinci kitap oluyor. İlki Mitch Albom’un Bir Daha adlı kitabıydı.  İyi ki de almışım diyebileceğim bir kitap. 
Tek kelimeyle muhteşemdi!!!

5 Haziran 2015 Cuma

Behiye Aksoy

Çocukluğumdaki billur sesli kadın, kadife sesli büyük sanatçı BEHİYE AKSOY hayatını kaybetti. Allah’tan rahmet diliyorum. Henüz daha ilkokula yeni başladığım yıllardı rahmetli Behiye Aksoy’la tanışmam. O zamanlarda babamın aldığı Plak ve kasetleri vardı evimizde. Annem keyifli olduğu ya da efkarlı olduğu zamanlarda dinlerdi kendisini. Ben de çocuk olmama rağmen annemle birlikte dinlerdim onu.
O zamanlarda sözlerin manasından çok bir şeyler anlamasam da melodi ve billur ses beni dinlendirirdi. Çoğu zaman da dinlerken uyurmuşum. Çocukluk işte. Ahhh ne günlerdi onlar. Hayat daha zordu. Yoksulluk, perişanlık doluydu hayat. Her şeye rağmen geleceğe özlem duyduğum, ufacık şeylerden de mutlu olduğum günlerdi o günler.

Behiye Aksoy Abla’yı dinlerken mutlu olduğum gibi. Sesi tüm bedenime ruhuma işlerdi adeta. O zamanda dinlediğim o ses, o tını hala kulaklarımda şimdi.


Aradan yıllar geçti ama babamın o zamanda aldığı plak ve kasetlerini ben hala muhafaza ediyorum. Gündelik yaşamın bunalttığı anlarda ya da huzur aradığımda kasetçalara koyup dinliyorum.
31 Mayıs 2015 Pazar günü hayata gözlerini yuman sanatçının cenazesi Teşvikiye Camiinde kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verildi dün.
82 Yaşında hayata ve sevenlerine veda eden sanatçı geçen yıl zatürree teşhisiyle hastaneye kaldırılmıştı. 2001 yılından bu yana özel bir bakımevinde kalmakta olan sanatçı aynı zamanda Alzheimer hastasıydı.

Babasının memur olması sebebiyle taşındıkları Ankara’da Ankara Radyosu’nun açtığı ses yarışmasını 200 kişi arasından kazanan Behiye Tetiker burada stajyer sanatçı olarak müzik hayatına adım atmış, 9 yıl radyoda çalıştıktan sonra 1951 yılında saz sanatçısı Halil Aksoy ile evlenmişti. Bu evlilikten sonra Aksoy soyadını kullanmaya başlayan billur sesli sanatçı Ankara Göl Gazinosunda sahne almaya başladığı yıllarda halkın da sevgilisi olur adeta. Bu başarısı Maksim Gazinosunda Zeki Müren’le birlikte sahne almasını sağlar. Ayrıca Maksim Gazinosunda sahne alan ilk kadın assolist olur. Taş plaklarla, filmlerle ve sonrasında çıkardığı kasetlerle Türk Halkının gönlünde taht kuran sanatçı hep gönlümüzde ve yüreğimizde o güzel sesiyle , o  sançtı ve hanımefendi duruşuyla yaşayacak. Buna bütün samimiyetimle inanıyorum.
Plak ve Kasetleri:
Behiye Aksoy (Şençalar Plak)
Dumanlı Meyhaneler (Grafson Plak)
Kıskanırım (Atlas Plak)
1972 Yılının 12 Altın Şarkısı (Atlas Plak)
Unutulmayan Şarkılar Konseri (Atlas Plak)
Sizin İçin Seçtiklerimiz (Yavuz Plak)
Anılarla Sadettin Kaynak (Yavuz Plak)
Unutulmayanlar 1 (Coşkun Plak)
Çağrı (Lider Plak)
Kapın Her Çalındıkça (Coşkun Plak)
Nankör (Harika Plak)
Ölmeyen Nağmeler - Buket 1 (Harika Plak)
Bir Zamanlar 3 (karma) (Ossi Müzik)
Ayrilamayiz Artik
At Kadehi elinden
Elbet birgün bulusacagiz
Bir Kara Sevda
Bir garip yolcu

Rol Aldığı Filmler:

Kederli Günlerim (1967)

Falcı (1972)

Deli Deli Tepeli (1975)

Taş Plaktan Bugüne (1989)


ALLAH RAHMET EYLESİN SEVGİLİ BEHİYE ABLA... 
ŞARKILARINI CENNETTE SÖYLEMEN DİLEĞİYLE...