Kitap
Hakkında:
Yazarı:
Michelle Cohen CORASANTI
Çevirmen
:İrem Sağlamer
Sayfa
Sayısı: 384
Baskı
Yılı: 2015
Yayınevi: Pegasus
Fiyatı:28
TL
Puanım:
80
Hayatı:
1966
yılında Amerika’da doğan Corasanti Yahudi asıllı Amerikalıdır. On altı yaşına
geldiğinde ailesi onu İbranice öğrenmesi, Yahudi kültürünü tanıması ve dini
eğitim alması için İsrail'e gönderir. İsrail’de yedi yıl kalır. Bu süre
içerisinde Kudüs İbrani Üniversitesi’nde yüksek öğrenim görür.
Bununla
yetinmeyip, Amerika’ya döndüğünde ve Harvard Üniversitesi'nde hukuk fakültesine
girer ve buradan insan hakları hukuku konusunda eğitimli bir avukat olarak
mezun olur. Yahudi asıllı Amerikalı olarak Fransa, İspanya, Mısır, İngiltere’de
de yaşayan Coasanti halen ailesi ile birlikte New York'ta hayatını
sürdürmektedir. Badem Ağacı onun ilk romanıdır.
Bir
nefeslik umut, masum bir çığlık ve acılara rağmen uçurumun kenarına sıkıca
tutunan küçücük eller…
Ahmed
Hamit, keskin zekâsıyla etrafındaki herkesi kendine hayran bırakan sekiz
yaşında bir çocuktur. Fakat Filistin'in işgal altındaki topraklarında yaşayan
ailesini ve sevdiklerini kurtarmak için elinden hiçbir şey gelmez. Üstelik her
şeylerini kaybetme korkusuyla geçip giden günler umutlarını biraz daha
söndürmektedir. Ve Ahmed on ikinci yaşına bastığında kâbuslar gerçeğe dönüşür.
Babası tutuklanır, evleri yerle bir edilir ve kardeşleri çatışmaların
körüklediği nefrete yenik düşer. Fakir ve yok olmaya mahkûm ailesini kurtarmak
için Ahmed'in yapabileceği tek şey ise zekâsını kullandığı ilham verici bir
hayat yolculuğuna çıkmaktır. Bu yolda, şiddetin ve kaybın o acımasız hissi
hüküm sürecek, küçücük bir umut ışığı bile çöldeki bir su damlası kadar değerli
olacaktır… Badem Ağacı dünyanın önyargılarla tanıdığı, akıl almaz acılarla yaşayan
Filistin halkının cesaret ve inanç dolu öyküsünü tüm gerçekliğiyle
haykırıyor.
"İlk
sayfasıyla sizi yakalayan ve kimseyi suçlamadan yüreğinizi Filistinliler için
çarptıran bir hikâye. Politik çekişmeler barış getirmiyor, mucizeyi bir roman
yaratıyor."
-Huffington
Post-
"Nefessiz
kaldım. Gözyaşlarımı tutamayacak kadar etkilendim."
-Esotericphoenix.wordpress.com-
"Herkesin
okuması gereken bir hikâye. Sizi en başından etkisi altına alacak."
-Wanda's
Reviews-
"Harikulade
ve etkili… İnsan olmanın gerçekten ne olduğuna dair gerçekçi ve bütünlüklü bir
kurgu. Eğer İsrail ve Filistin arasında bir barış olacaksa bu ancak böyle
romanlar sayesinde gerçekleşecek… Bu kitap, okuyanlarının kalbinde ve ruhunda
uzun süre yankılanacak… Bazı kitaplar insanları derinlemesine etkiler, işte
Badem Ağacı da onlardan biri."
-Les
Edgerton-
"Yeryüzündeki
tüm insanların kalbine dokunabilecek bir kitap."
-The
Author's Blog-
"İnandırıcılığı
çok yüksek bir roman. Karakterler çok iyi işlenmiş ve her şey bir film gibi
gözlerimin önünde canlanıyor… Fedakârlık, mücadele, acı, işkence ve zorlukların
çok dokunaklı bir hikâyesi." -Metro Reader-
Badem
Ağacı ilk sayfasından size içine çekiyor ve bir daha da bırakmıyor. Bu, hayal
bile edilemeyecek bir trajedinin ortasındaki azim ve umudun çok güzel
anlatılmış heyecanlı bir hikâyesi."
-Honey
Lemon Tea Blog-
"Uzun
zamandır hiçbir kitap beni Badem Ağacı kadar etkilemedi ve gözyaşlarımı
akıtmadı."
-E-book
Review-
(Tanıtım
Bülteninden)
Kitabın
Analizi & Yorum:
Yıllar
yıllar önce ilkokul birinci sınıfta okuyordum ve bir bayram tatiline denk
gelmişti. Annem bu tatilde kardeşlerimle birlikte hepimizi dayımın yanına
götürmeye karar verdi. Dayım Çukurova’nın verimli ovalarının bir köyünde
ilkokul öğretmeniydi. Velhasıl köy minibüsüne binip şehre geldik. Buradan da
dayımın kaldığı köye giden minibüse binerek köye ulaşmıştık. Yaklaşık iki
saatlik bir yolculuğun ardından nihayet okulun önünde araçtan indik. Zira dayım
okulun lojmanında eşi ve küçük kuzenimle yaşıyordu. Lojman okulun hemen
arkasındaki geniş bir bahçenin içerisindeydi. Hoş beş, el öpmeler, hasret
gidermelerden sonra çocukluk işte sıkıldım ve bahçeye çıktım. Etrafı incelemeye
koyuldum. Bahçedeki otlar boyumcaydı. Her yerde kır çiçekleri açmıştı. Bahçenin
tam ortasındaki büyük ve gösterişli bir ağaç dikkatimden kaçmadı. Hızla ağaca
doğru koşmaya başladım.
Ağacın
altına geldim ve ağacı aşağıdan yukarıya doğru inceledim. Bugüne kadar hiç
görmediğim güzel bir ağaçtı ve üzerinde ilk defa gördüğüm meyveler vardı.
Merakımın önüne daha fazla geçemedim ve bir çırpıda ağaca tırmandım.
Dallarda
asılı duran yemyeşil oval meyvelerin en irisinden bir tane koparıp yemeye
başladım. Tadı fena değildi. Tazecikti. Hoşuma gitti. Birkaç tane yedikten
sonra sağ ve sol ceplerimi ilk kez gördüğüm bu meyveyle doldurup ağaçtan inip
hızla dayıma, eve koşturdum. Cebimdeki meyveleri çıkarıp önlerine koydum. Dayım ve yengem çok şaşırdılar. Bunu nereden
buldun diye sordular. Ben de bahçedeki kocaman ağaçtan topladığımı söyledim.
Şaşkınlıkları bir kat daha arttı. Zira hemen yanı başlarında yıllardır duran bu
badem ağacını şimdiye kadar neden hiç fark etmedikleri konusunda kendi
kendilerine sitem ettiler. İşte o zaman bu meyvenin badem olduğunu öğrenmiştim.
Şimdi
gelelim şu güzel kapaklı kitaba.
Öncelikle
kitabın kısa bir özetini yazmayacağım. Sebebi de kitabın her satırıyla okunması
gerektiği. Romanımızın kahramanı Filistinli Ahmed Hamid’in çocukluluğundan
başlayıp ta yaşlılık dönemine değin geçen zaman diliminde Filistin halkının
acı, ızdırap, açlık, sefalet, cesaret ve inanç dolu öyküsünü tüm gerçekliği ile
başından sonuna kadar anlatıyor. Bu kitabı okurken dünya üzerinde halen savaş
içerisinde olan ülkeleri düşünmeden de edemedim. Onların hayatta kalmak
için ne kadar özveri ve direnç gösterdiklerini şimdi daha iyi anlıyorum. Onlar
için hayatta kalmak gerçekten çok zor. Yüce Mevla’m kimseyi ülkesinden,
evinden, ailesinden ayırmasın.
Yazarın
başkahramanı Ahmet Hamid henüz daha 8 yaşındayken yaşadıkları ev İsrailli
askerler tarafından yıkılır ve karşı çıkan babası tutuklanır. 14 yıl hapse
mahkûm edilir.
Artık
kalabalık ailesine bakabilecek evin en büyüğü 8 yaşındaki Ahmed’tir.
Kitabı
okudukça zavallı çocuk Ahmed’in nasıl büyük bir adam olduğunu yürek burkularak
içinde yaşıyor insan.
Okuma
esnasında Filistin halkının 1960’lardan itibaren kendi topraklarında verdiği
var olma mücadelesine tanık olurken, ayrıca bir babanın oğlu ve ailesi için ne
büyük acılara katlanabileceği, küçük yaşta büyük sorumluluklar almak zorunda
kalan çocukları, cefakâr anneleri ve fedakâr babaları görüp duygu seline
kapılıyor insan.
Kitap,
okuyanı derinden etkilerken, karakterlerin ve olay kurgusunun bir ahenk içinde
ele alındığı dikkatlerden kaçmıyor. Okuyucu adeta bir dram filmi
izliyormuşçasına hikâyenin içine çekiliyor. Her ne kadar insan havsalasının
alamayacağı boyutta acıyla yoğrulmuş olsa da kitap, sonunun en azından güzel
bittiğini dayanamayıp söyleyeceğim.
Belki
de nasıl olur, nasıl güzel bir sonla bitebilir diyenler olacak ve merak edip
alacaklardır.
Yazarın
kısmen kendisini de kitabın içerisine koyduğunu tahmin ediyorum. Akıcı ve
anlaşılır dili yanı sıra Filistin ve Arap yaşam ve kültürü konusunda da fikir
sahibi oluyor insan.
Yalnız
kitabın bazı bölümlerinde yazarın ideolojik bazı fikirlerini dolaylı da olsa
okuyucuya empoze etmeye kalkışmış olması, kitabın en büyük kusuruydu bence. Yine
de okunabilecek bir kitap diye düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder