Sayfalar

1 Temmuz 2017 Cumartesi

Kitap: Badem Ağacı


Kitap Hakkında:
Yazarı: Michelle Cohen CORASANTI
Çevirmen :İrem Sağlamer
Sayfa Sayısı: 384
Baskı Yılı: 2015
Yayınevi: Pegasus
Fiyatı:28 TL

Puanım: 80

Hayatı:
1966 yılında Amerika’da doğan Corasanti Yahudi asıllı Amerikalıdır. On altı yaşına geldiğinde ailesi onu İbranice öğrenmesi, Yahudi kültürünü tanıması ve dini eğitim alması için İsrail'e gönderir. İsrail’de yedi yıl kalır. Bu süre içerisinde Kudüs İbrani Üniversitesi’nde yüksek öğrenim görür.
Bununla yetinmeyip, Amerika’ya döndüğünde ve Harvard Üniversitesi'nde hukuk fakültesine girer ve buradan insan hakları hukuku konusunda eğitimli bir avukat olarak mezun olur. Yahudi asıllı Amerikalı olarak Fransa, İspanya, Mısır, İngiltere’de de yaşayan Coasanti halen ailesi ile birlikte New York'ta hayatını sürdürmektedir. Badem Ağacı onun ilk romanıdır.

Bir nefeslik umut, masum bir çığlık ve acılara rağmen uçurumun kenarına sıkıca tutunan küçücük eller…

Ahmed Hamit, keskin zekâsıyla etrafındaki herkesi kendine hayran bırakan sekiz yaşında bir çocuktur. Fakat Filistin'in işgal altındaki topraklarında yaşayan ailesini ve sevdiklerini kurtarmak için elinden hiçbir şey gelmez. Üstelik her şeylerini kaybetme korkusuyla geçip giden günler umutlarını biraz daha söndürmektedir. Ve Ahmed on ikinci yaşına bastığında kâbuslar gerçeğe dönüşür. Babası tutuklanır, evleri yerle bir edilir ve kardeşleri çatışmaların körüklediği nefrete yenik düşer. Fakir ve yok olmaya mahkûm ailesini kurtarmak için Ahmed'in yapabileceği tek şey ise zekâsını kullandığı ilham verici bir hayat yolculuğuna çıkmaktır. Bu yolda, şiddetin ve kaybın o acımasız hissi hüküm sürecek, küçücük bir umut ışığı bile çöldeki bir su damlası kadar değerli olacaktır… Badem Ağacı dünyanın önyargılarla tanıdığı, akıl almaz acılarla yaşayan Filistin halkının cesaret ve inanç dolu öyküsünü tüm gerçekliğiyle haykırıyor. 

"İlk sayfasıyla sizi yakalayan ve kimseyi suçlamadan yüreğinizi Filistinliler için çarptıran bir hikâye. Politik çekişmeler barış getirmiyor, mucizeyi bir roman yaratıyor." 
-Huffington Post-

"Nefessiz kaldım. Gözyaşlarımı tutamayacak kadar etkilendim." 
-Esotericphoenix.wordpress.com-

"Herkesin okuması gereken bir hikâye. Sizi en başından etkisi altına alacak." 
-Wanda's Reviews-

"Harikulade ve etkili… İnsan olmanın gerçekten ne olduğuna dair gerçekçi ve bütünlüklü bir kurgu. Eğer İsrail ve Filistin arasında bir barış olacaksa bu ancak böyle romanlar sayesinde gerçekleşecek… Bu kitap, okuyanlarının kalbinde ve ruhunda uzun süre yankılanacak… Bazı kitaplar insanları derinlemesine etkiler, işte Badem Ağacı da onlardan biri." 
-Les Edgerton-

"Yeryüzündeki tüm insanların kalbine dokunabilecek bir kitap." 

-The Author's Blog-
"İnandırıcılığı çok yüksek bir roman. Karakterler çok iyi işlenmiş ve her şey bir film gibi gözlerimin önünde canlanıyor… Fedakârlık, mücadele, acı, işkence ve zorlukların çok dokunaklı bir hikâyesi." -Metro Reader- 

Badem Ağacı ilk sayfasından size içine çekiyor ve bir daha da bırakmıyor. Bu, hayal bile edilemeyecek bir trajedinin ortasındaki azim ve umudun çok güzel anlatılmış heyecanlı bir hikâyesi." 
-Honey Lemon Tea Blog-

"Uzun zamandır hiçbir kitap beni Badem Ağacı kadar etkilemedi ve gözyaşlarımı akıtmadı." 
-E-book Review-
(Tanıtım Bülteninden)
Kitabın Analizi & Yorum:

Yıllar yıllar önce ilkokul birinci sınıfta okuyordum ve bir bayram tatiline denk gelmişti. Annem bu tatilde kardeşlerimle birlikte hepimizi dayımın yanına götürmeye karar verdi. Dayım Çukurova’nın verimli ovalarının bir köyünde ilkokul öğretmeniydi. Velhasıl köy minibüsüne binip şehre geldik. Buradan da dayımın kaldığı köye giden minibüse binerek köye ulaşmıştık. Yaklaşık iki saatlik bir yolculuğun ardından nihayet okulun önünde araçtan indik. Zira dayım okulun lojmanında eşi ve küçük kuzenimle yaşıyordu. Lojman okulun hemen arkasındaki geniş bir bahçenin içerisindeydi. Hoş beş, el öpmeler, hasret gidermelerden sonra çocukluk işte sıkıldım ve bahçeye çıktım. Etrafı incelemeye koyuldum. Bahçedeki otlar boyumcaydı. Her yerde kır çiçekleri açmıştı. Bahçenin tam ortasındaki büyük ve gösterişli bir ağaç dikkatimden kaçmadı. Hızla ağaca doğru koşmaya başladım.

Ağacın altına geldim ve ağacı aşağıdan yukarıya doğru inceledim. Bugüne kadar hiç görmediğim güzel bir ağaçtı ve üzerinde ilk defa gördüğüm meyveler vardı. Merakımın önüne daha fazla geçemedim ve bir çırpıda ağaca tırmandım.


Dallarda asılı duran yemyeşil oval meyvelerin en irisinden bir tane koparıp yemeye başladım. Tadı fena değildi. Tazecikti. Hoşuma gitti. Birkaç tane yedikten sonra sağ ve sol ceplerimi ilk kez gördüğüm bu meyveyle doldurup ağaçtan inip hızla dayıma, eve koşturdum. Cebimdeki meyveleri çıkarıp önlerine koydum.  Dayım ve yengem çok şaşırdılar. Bunu nereden buldun diye sordular. Ben de bahçedeki kocaman ağaçtan topladığımı söyledim. Şaşkınlıkları bir kat daha arttı. Zira hemen yanı başlarında yıllardır duran bu badem ağacını şimdiye kadar neden hiç fark etmedikleri konusunda kendi kendilerine sitem ettiler. İşte o zaman bu meyvenin badem olduğunu öğrenmiştim.
 Bunun okuduğum kitapla ne ilgisi var diye kafalara bir soru gelebilir. “Badem Ağacı” adlı kitabı kitapçı rafında gördüğüm anda zihnimde bir şimşek çakmış ve beni ta geçmişe götürmüştü. Böyle bir kitabı alıp okumadan edemezdim. En azından geçmişin hatırına ki; bir de işin içinde bir de ağaç olunca işte bu kitap okunur dedim kendi kendime.
Şimdi gelelim şu güzel kapaklı kitaba.

Öncelikle kitabın kısa bir özetini yazmayacağım. Sebebi de kitabın her satırıyla okunması gerektiği. Romanımızın kahramanı Filistinli Ahmed Hamid’in çocukluluğundan başlayıp ta yaşlılık dönemine değin geçen zaman diliminde Filistin halkının acı, ızdırap, açlık, sefalet, cesaret ve inanç dolu öyküsünü tüm gerçekliği ile başından sonuna kadar anlatıyor. Bu kitabı okurken dünya üzerinde halen savaş içerisinde olan ülkeleri düşünmeden de edemedim. Onların hayatta kalmak için ne kadar özveri ve direnç gösterdiklerini şimdi daha iyi anlıyorum. Onlar için hayatta kalmak gerçekten çok zor. Yüce Mevla’m kimseyi ülkesinden, evinden, ailesinden ayırmasın.
Yazarın başkahramanı  Ahmet Hamid henüz daha 8 yaşındayken yaşadıkları ev İsrailli askerler tarafından yıkılır ve karşı çıkan babası tutuklanır. 14 yıl hapse mahkûm edilir.
Artık kalabalık ailesine bakabilecek evin en büyüğü 8 yaşındaki Ahmed’tir.
Kitabı okudukça zavallı çocuk Ahmed’in nasıl büyük bir adam olduğunu yürek burkularak içinde yaşıyor insan.

Okuma esnasında Filistin halkının 1960’lardan itibaren kendi topraklarında verdiği var olma mücadelesine tanık olurken, ayrıca bir babanın oğlu ve ailesi için ne büyük acılara katlanabileceği, küçük yaşta büyük sorumluluklar almak zorunda kalan çocukları, cefakâr anneleri ve fedakâr babaları görüp duygu seline kapılıyor insan.
Kitap, okuyanı derinden etkilerken, karakterlerin ve olay kurgusunun bir ahenk içinde ele alındığı dikkatlerden kaçmıyor. Okuyucu adeta bir dram filmi izliyormuşçasına hikâyenin içine çekiliyor. Her ne kadar insan havsalasının alamayacağı boyutta acıyla yoğrulmuş olsa da kitap, sonunun en azından güzel bittiğini dayanamayıp söyleyeceğim.
Belki de nasıl olur, nasıl güzel bir sonla bitebilir diyenler olacak ve merak edip alacaklardır.
Yazarın kısmen kendisini de kitabın içerisine koyduğunu tahmin ediyorum. Akıcı ve anlaşılır dili yanı sıra Filistin ve Arap yaşam ve kültürü konusunda da fikir sahibi oluyor insan.
Yalnız kitabın bazı bölümlerinde yazarın ideolojik bazı fikirlerini dolaylı da olsa okuyucuya empoze etmeye kalkışmış olması, kitabın en büyük kusuruydu bence. Yine de okunabilecek bir kitap diye düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder