KİTAP HAKKINDA:
Kitabın Adı: Pazar Felsefe Kulübü
Yazarı :Alexander McCall Smith
Çeviren: Aylin Yengin
Yayınevi : İnkilap Yayınları
Sayfa : 271 sayfa
Ebat : 14x21 cm
YAZAR HAKKINDA
Yazar, şu anda Zimbabwe'de bulunan Britanya
sömürgesi Bulavayo'da dünyaya geldi. İlk eğitimini bu şehirdeki Hıristiyan
Kardeşler Koleji'nde aldı. Daha sonra ise Edinburgh Üniversitesi'nde hukuk
fakültesinde okudu. Mezun olduktan sonra Güney Afrika'ya döndü ve bir
süre Botsvana Üniversitesi'nde hukuk dersleri verdi. Sonrasında İskoçya'ya
giderek orada Elizabeth adında doktor bir bayanla evlendi. Bu evlilikten Lucy
ile Emily adında iki kızları oldu. Hep birlikte İskoçya’da yaşamını
sürdürdüler.
British Medical Journal etik komitesine 2002'ye
kadar başkanlık eden profesör, ayrıca, Birleşik Krallık İnsan Genetik
Komisyonu eski başkanı ve UNESCO Uluslararası Biyoetik
Komisyonu üyeliği de yaptı. Yazarlıkta başarı kazanınca bu görevleri
bıraktı.
Aralık 2006'da edebiyata olan katkılarından
dolayı İngiliz Şövalyelik Nişanı alan McCall Smith'e Haziran 2007'de
ise Edinburgh Hukuk Fakültesi tarafından Onur Ödülü verildi.
Amatör olarak fagot çalan yazar, The
Really Terrible Orchestra'nın (Gerçekten Berbat Orkestrası)
kurucusudur. Botswana'daki ilk opera salonu olanı Bir Numaralı Kadınlar
Opera Salonu'nun açılmasına da katkıda bulundu. 2006 yayınlanan Britanya'nın
sağlık politikaları ile ilgili The Future of NHS kitabının da
yazarları arasındadır. McCall Smith'in eserlerindeki seri formatı
akla Charles Dickens ve Armisted Maupin gibi on dokuzuncu
yüzyıl yazarlarının kullandığı formatı getirir.
Edinburgh,Öğle yemeklerine katılan,konserlere,resim
sergilerine giden ve dikkat çekmeden hayır işlerine koşan kibarlık kumkuması
hanımların merkezi. Omletlerine kattıkları chanterelle mantarları sayesinde
yirmi birinci yüzyıla attıklarına inanan hanımların İsabel Dalhouse gibi
hanımların.
Ama Edinburgh'un Georgian dönemine ait düzgün
cephelerinin ardındaki ahlaki pusula açgözlülük, sahtekarlık, şehvet ve öldürücü
arzularla dönen bir fırıldağı andırıyor, İsabel bunun farkında,işin aslı İsabel
bundan zevk alıyor. Başarılı bir felsefeci ve uygulamayı Törebilim Dergisi'nin
editörü olarak iyi ile kötüyü birbirinden rahatlıkla ayırt edebiliyor.
KİTABIN ANALİZİ & YORUMUM
Mart sonu ılık bir gecede İzlandalı bir müzik gurubu
konser vermek üzere Edinburgh’a gelir. Konseri izlemeye roman kahramanımız
Isabel’de gider. Isabel, Uygulamalı Törebilim adlı felsefe dergisinin
editörlüğünü yapmaktadır. Isabel’in Cat adında
genç bir yeğeni vardır. Cat Bruntsfield’de bir mezeci dükkanı
işletmektedir. Isabel’e ev işlerinde Grace adında her konuda bilgisi olan bir
hizmetkâr her gün düzenli olarak temizliğe gelir. O gün tiaytro salonunda
istenmeyen korkunç bir olay olur. Genç bir bey
ikinci kat balkondan aşağıya düşer. Tam düşme anında bir an Isabel,
gençle göz göze gelir. Genç düşer düşmez feci şekilde can verir. Kahramanımız
bu olayı bir türlü zihninden silemez.
Olaydan kısa bir süre sonra Marc Manus adında genç bir gazeteci Isabel’in
evine gelir ve kendisinden düşen gençle ilgili gördüklerini anlatmasını ister.
İsabel gördüklerini kısaca anlatır ama gazeteci ikna olmaz. Isabel’de onu
nazikçe evden gönderir. Polis olayı bir kaza olarak görür ve rafa kaldırır. Ama
Isabel bunun kaza olduğunu pek kabullenemez. Kendi başına gizliden bir
araştırma yürütmeyi kafasına koyar. Kısacası dedektiflik yapacaktır.
Oysa Isabel’in özel hayatında da işler pek istediği gibi
gitmemektedir. Kendisinin bir erkek arkadaşı yoktur. Oysa yeğeni Toby adında
bir erkek arkadaşı ile gayet mutludur ve evlenme planları yapmaktadır. Lakin
İsabel Toby’e her nednese bir türlü ısınamaz. Ona karşı içinde bir güvensizlik
vardır.
Isabel bir gün bir sanat galerisine gider ve orada Paul
adında genç bir adamla tanışır. Ayaküstü yaptıkları sohbetin ardından daha
rahat konuşabilmek için bir kafeye gitmeye karar verirler. Kafede konuşurken
İsabel User Hall’da ölen gencin Paul’un yanında çalışan bir asistanı olduğunu
öğrenir. Adıda Mark Fraser’dir ve bir ekonomisttir. İsabel yeğeni Cat’in de
yardımı ile Mark’ın kaldığı evin adresini öğrenir. Bir gün eve kısa bir ziyaret
gerçekleştirir. Mark burada Henrike adında bir kız ve Neil adında bir erkek
arkadaşıyla kalmaktadır. Henrike ile kısa bir sohbet ederler. Henrike Mark’ın
iyi bir insan olduğundan ve hiçbir düşmanı olmadığından bahseder. Isabel, Hen
ile Neil’in birlikte yaşamktan da öte olduklarını öğrenir. Ama daha fazla
bilgiye ulaşamaz.
Tüm bu olaylar kitabın gelişme bölümünden sonra heyecan
kazanır. Isabel Cat’i Toby’den uzaklaştırabilecek midir?
Isabel, sanat galerisinde tanışacağı ve izini sürdüğünde ve ziyeretine gittiği evde
hangi bilgilere ulaşacaktır. Mark Fraser olayı gerçekten bir kaza mı yoksa
gerçekten bir cinayet midir acaba? Tüm bu soruların cevabına insan ancak
kitabın sonunda ulaşabiliyor.
Kitabın içeriği kısaca özetlemek gerekirse böyle. Ben bu
kitabı nasıl aldıma gelince, alışveriş sitesinde felsefe kitapları
incelemesinde bulunurken birden gözüme çarptı. Kitabın adı dikkatimi çekti.
Yazarı da aynı zamanda adını ilk kez duyduğum bir yazardı. Hal böyle olunca
bana da almak kaldı ve aldım. Okumam her nekadar uzun sürse de –ki sadece Pazar
günleri okuyabildim – sonunda bitirdim.
Kitaba eleştirim şu olacak: Her ne kadar isminde Felsefe
Kulübü geçse de kitabın içerisinde ünlü felsefecilerin isminin bir iki cümlede
geçmesi dışında pek bir bilgi verilmemiş.
Yalın, anlaşılır ve yumuşak anlatımıyla akıcı bir okuma
imkanı sunuyor. Bu da kitabın artısı olsa gerek. Yazar, Agatha Christie’nin Hercule Poirot’u kadar ünlü
bir dedektif kahramanı ortaya çıkarmasa da, Isabel Dalhousie’a amatör dedektifçilik yaptırarak ve
onun özel hayatından da kesitler sunarak iyi iş başarmış. Bu arada sürpriz bir sonla
bittiğini belirtmek isterim :)