Kitap
Hakkında:
Kitabın
Adı: Çınarın Çocukları
Yazar:
Erden Armağan ER
Yayınevi
: Sokak Kitapları Yayınları
Sayfa:
400
Ebat:
13 x 19 cm
Ücret:17
TL
Yazar
Hakkında:
Yazarımız
hakkında maalesef kitabın yayınevi dâhil hiçbir yerde bilgiye ulaşamadım.
Arka
Kapaktan:
Hayat;
bazen inadına yaşamaktır. Hızlı akan bir derede akıntıya karşı kulaç
atabilmektir. Başımıza gelen onca belaya rağmen, her defasında ayağa kalkıp
mücadeleye devam etmektir. Umudunu yitirmemek, her şeye rağmen nefes almanın
kıymetini bilebilmektir hayat. Bunca kan ve gözyaşına, şiddete boğulmuş
dünyamızda, ümitle sevgiyi, sevdayı büyütebilmektir. Kim bilir kaçımız
sevdadan, aşktan bihaber bir ömrü yaşadık? Gönlümüzün değil de başkalarının
sesine kulak verip yanlış ilişkiler, evlilikler içinde sevgiden mahrum
kaldık.
Siz
de aşk tarafından gönül kapısı çalınanlardan değilseniz sakın üzülmeyin. Her
daim bir umut vardır. Yeter ki inatla ve sabırla bekleyin. Olmasa da en azından
elinizden geleni yapmış olmanın huzuru yanınıza kâr kalır.
Şehirleşmenin
ve sözüm ona gelişmenin uğruna kendimize yabancılaştığımız bugünlerde,
değerlerimizi yitirdiğimizi ve kadın erkek ilişkilerinin her geçen gün
bayağılaştığını, aşkın sadece bedensel ihtiyaçlara indirgendiğini siz de
düşünüyorsanız eğer, bu hikâyede anlatılan naif, samimi sevdayı belki
seversiniz. Anadolu'nun küçük bir kasabasındaki bir ÖĞRETMEN OKULU'na yolu
düşmüş bu iki insanın, yıllar sonra yaşadıklarını anlatan bu kitapta, sıradan,
hemen her gün birimizin başından geçmesi muhtemel olayları okumak, belki
unuttuğunuzu düşündüğünüz bir şeyleri anımsatır size de. Kim bilir…
(Tanıtım
Bülteninden)
Kitabın
Analizi & Yorumum:
Romanımızın
kahramanı Kerem adında orta boylu, zayıf yapılı sempatik kırkını geçmiş bir
bankacıdır.
Mezun
olduğu Balıkesir’deki Savaştepe Lisesine eski mezunlar adına düzenlenen yemeğe
katılmak üzere İstanbul’dan yola çıkar. Lise döneminde birkaç aşk macerası
yaşamış olsa da hepsi mazide kalmış ve hiç evlenmemiştir. Savaştepe’ye
geldiğinde kendi döneminden sınıf arkadaşlarını ve alt ve üst dönemlerden
arkadaşlarıyla kaynaşırlar, hasret giderirler. Uzun uzun sohbetler yapılır,
hatıralar anlatılır. Tüm bunlarla vakit geçerken Kerem’in gözüne kendisinden
genç bir bayan takılır. Bu alımlı, güzel sarışın mavi gözlü bayan dan gözünü
bir an olsun ayıramaz. Ama sadece onun değil ortamda bulunan birçok erkeğin
dikkatini çekmiştir bu alımlı bayan.
Bayan
sınıf arkadaşlarından kendisiyle tanıştırılmayı arzulayan Kerem bir vesile ile
bu isteğine mazhar olur ve adının Esma olduğu bu bayanla tanışır. Kısa hal
hatır ve sohbetin ardından bu güzel organizasyonun tekrarlanması dileğiyle
Savaştepe’den ayrılırlar.
Esma
Düzce’de öğretmenlik yapmaktadır. 5-6 ay evvel kendisi gibi öğretmen olan
Cemil’den ayrılmıştır. Kırsal bir kasabada öğretmenlik yaptığı zaman
tanışmıştır Esma Cemil’le. Kendisine karşı nazik ve kibar tavırları ile
kırsalda korunmaya da ihtiyaç duyan Esma ailesinin çok istekli olmadıkları evliliklerini
maalesef gerçekleştirir. Lakin Cemil evlendikten sonra 360 derecelik bir dönüş
yaparak Esma’yı Düzce’ye ailesinin kaldığı kasabaya taşınmaya zorunlu kılar.
Cemil’deki ahlaki ve davranışsal
Değişimler
Esma’yı çıldırma noktasına kadar sürükler. Sonunda boşanmak için dava açar ve
uzun bir süreç sonrasında da boşanırlar. Nihayet Cemil’den kurtulmuştur. Ama
erkeklere karşı kendisinde bir endişe ve korku oluşur. Tekrar bir izdivacı
kaldıramayacağını düşünerek hayatı tek başına yaşamaya başlar.
Bir
müddet sonra Kerem Esma ile MSN üzerinden akşamları küçükten küçüğe yazışmaya
başlar.
Esma için bu sadece aynı liseden mezun olmuş
iki arkadaşın lise yıllarından hatıraların paylaşılmasıdır. Oysa Kerem ciddi
düşünmekte ve ilerlemiş yaşının acısını kısa sürede bu içten içe sevmeye
başladığı kadını eş olarak kendisine yakıştırmaktadır.
Her
gün akşam başlayan bu MSN yazışmaları sonunda küçük ortak arkadaşlarla birlikte
buluşmaya dönüşür. Daha sonra birlikte buluşmalara dönüşür. Sonunda Kerem bir gün
Esma’ya açılır ve kendisini sevdiğini söyleyerek aşkını ilan eder. Her şey
neredeyse yolunda gitmektedir. Esma’da bu eli yüzü düzgün, arkadaşları arasında
sevilen saygı gören bu adamı sevmeye başlar. Fakat bir gün olmadık bir şey
yaşanır ve buluştukları bir mesire yerinde Esma’nın eski eşi Cemil’le
karşılaşırlar. Bu karşılaşmadan sonra her şey alt üst olur. Esma yeniden
birisine bağlanmanın psikolojik baskısını kaldırıp kaldıramayacağından artık
emin değildir. Her geçen gün Keremle daha az telefonlaşmaya, görüşmeye hatta
ondan kaçmaya başlar. Kerem’se hala olayı tam olarak kabullenememekte umutla
beklemektedir. Bu bekleyiş uzadıkça Kerem’de günden güne zayıflar. Sonunda uzun
bir aradan sonra buluşmaya karar verirler. O buluşmada Kerem evlilik teklifine
evet cevabı alabilecek midir? Yoksa beklenmedik acı bir şey mi olacaktır? Tüm
bunları son 50 sayfada öğrenebiliyorsunuz.
İşte
roman böyle…
Şimdi
gelelim kitabın analizine…
Kitabı
geçen yıl kitap fuarından almıştım. İsmi bana cazip gelmişti. Doğruyu söylemek gerekirse yerli bir yazar
diye almış ve beklentim kitabın adından dolayı çok yüksekti. Tahminim yazarımız
kendi hayatından yola çıkarak ortaya koymuş eserini. Bu çok güzel bir olay da
400 sayfalık kitabı okurken şu kanıya kapıldım. Hep aynı sayfayı mı okuyorum.
Neredeyse 200-250 sayfa abartısız aynı tekrar eden cümlelerden oluşmuş. Bu beni
bayağı bir kastı ve sıktı. Belki de beklentimin yüksek olmasından
kaynaklanmıştır. Bilemiyorum. Bir çift sözüm de Esma’ya olacak: “Bu ne perhiz
bu ne lahana turşusu”. Seviyorsan karşılık ver, karşılık veriyorsan söz ve
davranışlarınla göster, ya da sözüm meclisten dışarı “kuyruk sallama”.
Yazarımız
Erden Armağan yalın ve anlaşılır bir dille kaleme almış bu anı tarzı romanını.
Romanın güzel tarafı nedir? Pozitif bir şey yok mu? Diye kendimize soracak
olursak; evet, pozitif bir yönü hem de önemli bir pozitif yönü bana göre var. O
da şu: Kitapta iki insan arasındaki flört ve aşk anlatıyor olsa da bunu örf
adet ve kültürümüzün dışına çıkmadan çok güzel yapmış olması. Toparlayacak
olursam kitap bana pek hitap etmedi. Belki 20-25 yaş gurubu genç arkadaşlara
hitap eder ki günümüz gençliğinin de kitabı beğeneceğini düşünmüyorum. Zira
onlar üstü kapalı aşkları pek anlamazlar. İsteyen alıp okuyabilir.
Benim
için edebi unsurlardan yoksun gereksiz zaman kaybı oldu. Ama yine de yazarımızın
kalemine sağlık diyorum bu ilk kitabından sonra ikincisini de beklediğimi
belirtmek istiyorum. Sn. Erden Armağan Er’in daha güzel şeyler ortaya
koyabileceğinden hiç şüphem yok. Zira ilkler her zaman kolay olmaz.
Sayın Yaşar Saldık,
YanıtlaSilUzun uzun yazdığınız yorumunuzu ve eleştirilerinizi okudum. Çoğuna da katılıyorum.Zira, ben de kitabımı okuduktan sonra aynı kanıya kapılmıştım.Lakin inanın yazdığım her satır bire bir yaşanmışlıklara dayanıyor ve hikaye aynen böyle....Aslında daha iyi olmasını sağlayabilirdim,lakin daha önce bu kadar uzun bir hikayeyi kaleme almak gibi bir deneyimim olmamıştı.Sizin de belirttiğiniz gibi, anılara yaslanmış bir hikayede taraf olunca ve de onları yazan da siz olunca atmaya kıyamıyorsunuz.Aslında aktarmaya çalıştığım sadece yaşanan hayal kırıklığını daha da çarpıcı kılmaktı ancak bu kadar başarabildim.Eleştirilerinizden dolayı gayet memnunum ve bunları okumazdan evvel hepsine katıldığım eleştirilerinizi bir sonraki hikayemde yapmamaya çalışarak yine meşakkatli bir işe soyundum. Yazmak bende bir ifade biçimi olarak tezahür etti.Yeni hikayemi kitap olarak yayınlar mıyım bilmiyorum ama, en azından ilk kitabım hakkında getirdiğiniz eleştirileri savuşturan bir iş çıkartacağımı ümit ederek size göndermeyi şimdiden taahhüt ediyorum.
Saygılarımla Eren Armağan ER
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil