Kitap Hakkında:
Kitabın
Adı: Ada
Yazarı:
Theodore Taylor
Çevirmen:
Engin Sunar
Yayınevi:
Balina Yayınları
Sayfa
Sayısı: 136
Boyut:
13,5 x 19,5 cm
Ücret:
7,- TL
Yazarı Tanıyalım:
Theodore
Taylor 23 Haziran 1921 tarihinde Kuzey Carolina’ya bağlı Statesville’de dünyaya geldi. En tanınmışı Ada olmak üzere
elliden fazla bilim kurgu ve gençlik kitabı yazmıştır. Yazdığı eserler onlarca
ödüle layık görülmüştür. 26 Ekim 2006 tarihinde California Laguna Beach’te kalp
krizi komplikasyonu sonucunda hayata veda etmiştir.
Arka
Kapaktan:
Phillip
ile annesini taşıyan gemi battığı zaman, Phillip kör olur ve kendini siyah
derili yaşlı bir denizciyle birlikte denizde sürüklenen bir salda
bulur.Phillip'in yaşlı bilge Timothy'e bağımlılığı ve onların ıssız bir adada,
yiyeceksiz ve susuz hayatta kalma mücadelesi, bunu tamamen bir yaşam savaşı
öyküsü yapıyor.
Kitabın Analizi &
Yorumum:
Kahramanımız
11 yaşında Phillip adında genç bir çocuktur. Phillip Hollandalı Enright
ailesinin tek çocuğudur. Babası bir petrol şirketinde çalıştığı için ailesiyle
birlikte Karayip’lerde yaşamaktadır.
Fakat
yaşadıkları yıllar 1942’dir. Bu da tüm yeryüzünde II.Dünya Savaşı’nın hüküm
sürdüğü yıllar demektir. Almanlar Hollanda’yı işgal etmiştir.
Philliplerin
yaşadıkları ada ise petrol rafinerisi sebebiyle stratejik anlamda büyük önem
taşımaktadır.
Almanların
burayı denizaltılardan atacakları torpillerle bombalamaları an meselesidir.
Aile
oturup uzun istişareler yaptıktan sonra Bayan Enright ile Phillip’in
Virginia’ya seyehat etmeleri kararına varırlar. Bay Enright’in onlarla birlikte
gelemeyecek olması annesi ve Phillip’i rahatsız etmektedir. Ama nafile. Baba
kalmak zorundadır. Bir sabah Bay Enright Phillip ve eşini gemiye bindirip
gönderir.
Gemi limandan açıldıktan sonra bile Phillip babasının yüksekçe bir yere çıkıp
kendilerine el salladığını görür. İçinde bir burukluk hisseder.
Gemi
açık denizde bir müddet yol aldıktan sonra Alman denizaltılardan atılan bir
torpil gemiye isabet eder. Meydana gelen patlamada Phillip’in başına tahta
parçaları çarpar. Sonrasında ise Phillip gözünü açtığında kendisini siyahi
yaşlı bir adamla bir salda bulur. Bu yaşlı adamın adı Timothy’dir.
Salın
üzerinde uzun bir süre aç susuz yolculuk ederler. Ellerinde sadece birkaç
çikolata kırıntısı ve birkaç yudum su vardır.
Buraya
kadar her şey yolunda gitmiştir. Lakin Phillip annesini düşünmeden edemez.
Acaba annesi gemiyle birlikte suların dibine mi gömülmüştür?
Bir
zaman sonra ıssız bir adaya çıkarlar. Adada in cin top oynamaktadır. Phillip
hastalanır ve uykuya dalar. Uykudan uyandığında ise hiçbir şeyi göremediğini
fark eder. Timothy ilk başlarda gözlerinin kısa bir müddet sonra
açılabileceğini söyleyerek ona moral verir. Ama maalesef Phillip’in gözleri hiç
açılmaz. İlk başlarda bu siyahi adamı sevmeyen Phillip zamanla ona ısınır ve
sevmeye başlar.
Timothy
ise yaşlıdır ve adadan kurtulmayı bekleyecek kadar günlerinin olmadığının
farkındadır.
Bundan
ötürü Phillip’e bu ıssız adada tek başına nasıl hayatta kalabileceğine dair
bildiği tüm hayat derslerini kademe kademe öğretir.
Bir
gün adada müthiş bir fırtına kopar. Bu fırtına da bir palmiye ağacına
kendilerini sıkı sıkıya bağlayarak hayatta kalmayı başarırlar. Ama Timothy için
bu artık sonun bir başlangıcıdır. Kısa bir süre sonra Timothy Phillip’i bu
ıssız adada tek başına bırakarak hayata gözlerini yumar.
Artık
Phillip hem kör, hem de gerçekten yalnızdır.
Bu
küçük çocuğun adada vereceği yaşam mücadelesini ve başına nelerin geldiğini
merak ediyorsanız siz de benim gibi yapın. Alın ve okuyun.
Yazar
beyaz bir çocuğun gözünden ırksal önyargıları ve insanın doğaya karşı hayatta
kalma mücadelesi ve azmini yalın ve çarpıcı bir dille anlatırken, okuyucunun
yüreğine de dokunmasını bilmiş. Eser
sadece 12 yaş üstü okuyuculara hitap etmediği gibi, kitap sevgisini, insan
sevgisi, doğayla yaşamayı seven herkesi kendisine çekiyor. Tüm bu güzellikleri
dünya okuyucusuna sunan yazar hak ettiği ondan fazla ödülün de sahibi olmuş.
Tüm bunlara rağmen kısa bir süre de olsa Amerika’da ırkçı olarak
sınıflandırılarak yasaklanması inanılacak gibi değil doğrusu.