Âlemlerin
yaratıcısı yüce Rabbimiz insanoğlunu varlıklar içerisinde en üstünü olarak
yarattığını Kuran-ı Kerim’de açıkça beyan etmiştir. Dünya üzerindeki sayısız
nimetleri İnsanoğlunun hizmetine sunmuş, yeryüzünü cennet gibi süsleyen yeşil
alanlar, ağaçlar ve ormanlar ve eşsiz tabiat varlıkları ile donatmıştır.
Bu
sebepledir ki dinimiz, ağaç dikmeye ve dikilen ağaçları korumaya çok büyük önem
vermiştir. Ağaç ve ağaç toplulukları bulunduğu yeri güzelleştirir.
Topraklarımızın erozyona uğrayarak nehirler ve akarsular aracılığıyla denizlere
akıp gitmesini engeller. Bununla da kalmayıp meydana gelebilecek bir deprem
sarsıntısında ayrıca depremin yıkıcı etkisini azaltır.
Toplumumuz
da yaş ağaç kesmek pek hoş karşılanmayan
bir davranıştır.
Atalarımız da bu konuda bizlere “yaş
kesen baş keser” gibi çok anlamlı bir söz bırakmıştır. Ben gündelik yaşamda
atasözlerini kullanmayı bu yüzden çok severim. Çünkü yıllar, kuşaklar ve
koşullar nasıl değişirse değişsin büyüklerimizin dile getirmiş olduğu bu sözler
anlamından ve gerçekliğinden hiçbir şey kaybetmiyor.
Henüz daha ilkokul yıllarında iken
hayat bilgisi kitabımızda “yurdumuzun %15’i ormanlık alandır” cümleyi okuduğumu
dün gibi hatırlıyorum. Lakin o yıllardan bu vakte çok fazla ağaç dikimi
yapıldığını söyleyemem. Ama her yaz çeşitli sebeplerle ormanlık bölgelerimizin
tahrip ve yok olduğunu söyleyebilirim.
Bu vesiledir ki; ülkemizin orman
alanının gün geçtikçe azaldığı hepimiz tarafından aşikârdır.
Bu nedenledir ki, ormanlarımızın ciddi
tehdit altında olduğu sıcak yaz günlerinde, ağaç ve ormanlarımızı korumada daha
hassas ve titiz davranmamız gerekir.
Güzel bir ağaçlık alanda piknik yaparak
hoş vakit geçirdiğimiz alandan ayrılırken söndürmeyi unuttuğumuz da veya
ihmalkârlık yaptığımızda sonucunun neler olabileceğini hepimiz biliyoruz. Oysa
ki ormanlarımız, kimi zaman elimizdeki bir kalem, kimi zaman okuduğumuz bir
kitap, kimi zaman da oturduğumuz bir sandalye olur. Tüm bunlara ilaveten meyvesinden
ve gölgesinden de istifade ederiz.
Peygamber Efendimiz(s.a.s.) bir hadis-i
şeriflerinde: “Kim bir ağaç
dikerse, Allah Teâlâ o ağaçtan çıkacak meyve miktarınca o kimseye sevap yazar.”
buyurmaktadır. Düşünsenize bizler sadece bir ağaç dikmekle ne kadar büyük
bir sevap kazanıyoruz.
Yaşadığımız çevrede ağaç dikmek ve
yeşil alanları korumak ne büyük önem arz etmekte arkadaşlar. Bir bilimsel
makalede okumuştum: Bir çam ağacı 50 insanın tükettiği oksijeni üretiyor muş.
Hal böyle iken insanların bulundukları çevreleri ağaçtan ve ormandan yoksun
bırakmalarını, mevcut olan ağaç ve ormanları da kesip yok etmelerini anlamak ne
mümkün.
Kısa bir süre önce canlı şahidi olduğum
bir olay ise beni şoke etti açıkçası. Dün
kısa bir süreliğine zorunlu olarak dışarıya çıktığımda, yol kenarında bu
“turunç ağacı” ile karşılaştım. Şu zavallı ağacın haline bakın ALLAH aşkına.
Kurusun diye kabuğu sözüm ona bir İNSAN (!) tarafından soyulmuş. Açık bir ifade
ile ölüme terk edilmiş. Şimdi şu Haziran ayında 50 derecenin üzerindeki bu
sıcakta o ZALİM insanın kafasını sokabileceği bir ağaç gölgesi aradığından
eminim. ONU ALLAH’A HAVALE EDİYORUM…
Bu sebepledir ki; ağaç ve ormanı
sevmeli, mevcut olanları korumalıyız. Hedefimiz ağaç kesmek değil; dikmek ve
ormanları ülkemizde çoğaltmak olmalıdır.
Tüm bunları düşünürken aklıma çocukken
öğrendiğim ağaçla ilgili güzel bir şiirin mısraları geldi:
Tohumlar fidana
Fidanlar ağaca
Ağaçlar ormana
Dönmeli yurdumda
...
SON SÖZ: AĞACI SEVELİM ONU KORUYALIM
!!!