Sayfalar

30 Eylül 2016 Cuma

Kitap: KAPLAN KAPLAN



Kitap Hakkında:
Yazarı: Margaux Fragoso 
Çevirmen:  Bülent Ertaş
Yayınevi: Artemis Yayınları
Sayfa:464 s.
Ebat:14x20 cm
Ücret: 22 TL
Puanlamam: %85

Ne Buldum: Asla kimseye % 100 güvenilmemesi gerektiğini




Yazar Hakkında:

1979 yılında New Jersey’de doğan Amerikalı yazar. Binghampton Üniversitesi’nde doktarasını tamamlamıştır. Yazdığı kısa hikaye ve şiirler, The Literary ve Barrow Street’te ve daha birçok edebiyat dergisinde yayınlandı.





Arka Kapaktan:


Kimsenin anlatmaya cesaret edemeyeceği ürkütücü bir trajedi, bir gerçek hayat hikayesi… “Kaplan, Kaplan binlerce tartışma başlatacak. Margaux Fragoso müthiş bir empati becerisiyle imkansızı başarıyor ve bir pedofilin insan olarak portresini çiziyor. Böylece onun ağır suçunu, emsali nadir günahını hayal edilemeyecek kadar korkunç bir hale sokuyor. Aralarındaki ilişkiyi betimleyişi şok edici, çarpıcı, korkusuz ve sansürsüz. Kitap, bir kurbanın hikayesi olarak son derece sürükleyici; edebi açıdan ise çığır açan bir başyapıt.” -ALICE SEBOLD Cennetimden Bakarken’in yazarı




Kitabın Analizi&Yorumum:

Her kitap okuyucusunun ya da kitap kurdunun yeni bir kitap seçerken mutlaka kendine göre kriterleri vardır. Benim de öyle.  Bazıları sadece polisiye okurken, bir başkası tarihi romanları beğenip okuyabilir. Ya da birisi popüler kitapları almaya çalışırken bir diğeri aşk romanlarını tercih edebilir. Benim de en favori okuma alışkanlığım gerçek hayat hikayeleri , anı romanlar ve kişisel gelişim kitapları oluyor. Ama bu demek değil ki macera, polisiye ya da tarihi bir romanı ya da ne bileyim bilimsel bir kitabı okumam. Ben kitap hastasıyım ne bulsam okurum elimde var olanları sıralamaya koyar onları içinde bulunduğum psikolojik durumuma göre okurum. Neyse bu kadar gevezelik yeter bence. Şimdi KAPLAN, KAPLAN’a gelelim.

Margaux - ben ona Margo diye hitap edeceğim - romanımızın kahramanı oluyor; yedi yaşında küçük sevimli şirin mi şirin biraz da Japonlara benzeyen kız çocuğu.  Norveç, İsviçre, Japon melezi bir anne ile İspanyol kökenli bir babanın tek çocukları. Babası Loui alkolü seven bir tip. Romanın başlarında tam benim kafamda canlandırdığım baba modelinde. Yani baba gibi davranmaya çalışan bir tip.
Margo’yu genelde mutlu olduğu zamanlarda Keesy diye çağırıyor. Margo’nun annesi sıradan vasat - ki kafadan birkaç tahtasının da eksik olduğu kesin- yemek yapmayı beceremeyen, çamaşır bulaşıktan bi haber  öyle bir anne. İşte böyle bir ortamda yaşayan Margo’nun hikayesi bu. Hikaye 1985 yılının bir bahar ayında bir parkta piknik alanında geçiyor. Margo annesi ve annesinin arkadaşı bir bayan ve onun iki çocuğuyla pikniğe gidiyorlar. Güzel vakit geçiriyorlar. Bu küçük kızcağız hayatına girecek  o adamla yani Peter Curran’la o parkta tanışıyorlar. Peter 66 yaşında ikinci karısıyla bahçesinde şadırvanı bulunan güzel bir müstakil evde yaşayan ve evde tavşan, iguana, köpek, timsah besleyen
Pedofili (sübyancı) hastası bir adam. Bana göre bir sapık. İşte parkta başlayan tanışma zaman içerisinde Margo’nun annesiyle birlikte evde babalarıyla yaptıkları her can sıkıcı tartışma sonrası Peter’in bahçeli hayvanlı evine gitmelerle ilişkileri ilerliyor.

Peter de Margo’ya yakınlık gösterip bahçede oynamasına ve hayvanlarıyla ilhilenip onları izlemesine izin veriyor. Ama bu izn vermelerin ve güzel vakit geçirmelerin bir bedeli olduğu her geçen gün yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Lakin sevgili Margo kendisine yapılan ve hafif hafif başlayan cinsel tacizlere evde yaşadığı o baskıcı yaşamdan sonra katlanıyor. 

Peter’le olan birliktelikleri tamı tamına tam 15 yıl sürüyor. Büyüyüp gelişen okula giden Margo dışarıdaki hayatı da keşfetmeye başladığında ise aslında bir çok şey için geçtir. Bun farkına varan
Peter ise olaya kendince bir son buluyor.
Konuya derinlemesine girmeden kısaca özetlemeye çalıştım.  Yazar Fragoso kendi hayatını yazmış aslında buna nasıl ve neden karar verdiğini zaten kitapta’da anlatıyor. Kitabın konusu sıra dışı ve
İğrenç elbette, ama yazarı ben yine de cesaretinden dolayı kutluyorum. Zira tüm bu yaşadıklarını anlatmasa toplum içerisindeki bizler bu konulardan, tüm bu hasta ruhlu insanların neleri ne kadar ileriye götürebileceğini anlayamaz bilemezdik. Böyle olunca da çocuklarımıza bu tip insanlardan nasıl koruyabileceğimizi bilemeyiz. Bu yönüyle bakılırsa iyi bir eser.
Herkesin okuyabileceği bir kitap olmadığını kabul ediyorum. Kitabı alırken arka kapak yazısından
Olayların bu derece iğrençleşebileceğini tahmin etmemiştim.
Okuyup bitirdikten sonra bir müddet kendime gelemedim. Çok üzüldüm açıkçası.
İsteyen okuyabilir. Ama ikinci kez okumam için zaman geçmesi gerekir. Ki bu okuyuşumda da olaylara farklı bir gözle daha dikkatli bakıp dersler çıkartacağımı ve notlar alacağımı söyleyebilirim.
Benim kitaptan çıkarttığım sonuç şu oldu: 
Hiç kimseye ama hiç kimseye %100 güvenmeyin. Babanıza bile…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder