Sayfalar

14 Mart 2015 Cumartesi

Kar Meleği

Kitap Hakkında:
Kitabın Adı: Kar Meleği
Yazarı: Glenn Beck
Çeviri: Filiz Karaman
Yayınevi: Epsilon Yayınları
Sayfa:272
Ücret : 17 TL
Puanlama: %75

Ne Buldum: Yüreğe dokunan bir baba-kız hikâyesi

Yazar Hakkında:

10 Şubat 1964 yılında Mount Vernon/Washington’da doğmuş olan Beck 19.yy’da  Amerika’ya göç etmiş bir Alman ailenin oğludur. Aynı zamanda radyo-televizyon şov programı yapımcısı ve sunucusudur. Aşırı tutucu ve Katolik ailesinin baskısı altında büyüyen Beck 16. Ve  31. Yaşında alkol ve uyuşturucu tedavisi görmüştür. Kendisi bu tedavilerden başarıyla çıktığını söylemektedir.
1999 yılında din değiştirerek Mormonizm’e geçmiştir. (1830 yılında New York’ta Joseph Smith tarafından kendisine vahiy geldiğini söyleyerek bazı eski metinlere kendi yorumunu getirerek ortaya çıkartılmış bir inanç ! şeklidir.) Halen Connecticutta ikinci eşi ve 4 çocuğuyla birlikte yaşamaktadır.
13 yaşındayken yaşadığı kasabada bir radyonun açmış olduğu DJ yarışmasına katılır ve kazanır. Uzun süre kendi adıyla Glenn Beck olarak program sunar. Program Amerika’nın en çok dinlenen üç radyo programından birisidir.
Burada yakaladığı başarı televizyon kanallarının dikkatini çeker ve kendisine 2006 yılında CNN iş teklifinde bulunur. Teklifi kabul eden Beck CNN’in kardeş kanalı HLN’de kendi şov programını yapmaya devam eder. 19 Ocak 2009 yılında ise Fox News Tv’ye geçer.
Birçok ünlü siyasetçi ile de röportaj yapan ve onları programında ağırlayan Beck Nisan 2011 yılında Fox News’in programı daha fazla uzatmayacağı kararı almasının ardından
Aynı yılın 30 Haziran’ında son programını yapar.
İngiliz ART Sanat Merkezi Glenn Beck’i 2009 yılında sanat dünyasının en etkili 100 isminden birisi olarak kabul eder. 


Arka Kapaktan:

Rachel Price çocukluğuna dair tek bir mutlu hatıraya sahiptir. Soğuk, karlı bir günde dışarıda oyun oynarken babasının gelip elini tutması ve ona “meleğim” demesi.

Bu, Rachel’in yaşamında çok nadir ve kutsal bir andır, o anda kendini nihayet güvende, sevgi gören ve korunan biri gibi hissetmiştir. Ama bu uzun sürmez.

Yıllar sonra, küçük kızı Rachel’in kapkaranlık hayatının tek ışığıdır.



 Kitabın Analizi & Yorumum:
Birbirlerini iyi tanımadan bir bakışta ve görüşte sevdiklerini zanneden iki şıpsevdi gencin;
ben bu tip sevgileri ve sevdalıları böyle ifade ediyorum, 15 yıl gibi uzun bir süre her şeye rağmen sürdürmeye çalıştıkları sürmeyen evliliklerini anlatıyor aslında kitap. Rachel, yani romanımızın kahramanı ya da daha doğru bir tabirle başkarakteri henüz 16-17 sinde genç, alımlı, güzel bir bayandır. Alkolik annesi Bev ve çalışmakta olan mütevazı zavallı babası ile birlikte yaşamaktadır. Alkolik annesinin dırdırlarından bıkmış, usanmış, gençliğin verdiği enerjiyle de babasının her konuda beyan ettiği fikirleri takmayan bir yapısı vardır Rachel’in. Rachel annesi öldükten ve eski belediye başkanının oğlu Cyrus’la evlendikten sonra babasından da uzak kalır. Uzak kalması biraz da kocasının onu görmesini yasaklamasındandır. Düşünüyorum da bizdeki evliliklerde olduğu gibi, batıda da var demek ki: “bundan sonra anneni-babanı görmeyeceksin, ona buna gitmeyeceksin” gibi davranışlar. Rachel zaman zaman kocasından sözlü ve fiziksel saldırı görse de 11 yaşına gelmiş kızını da düşünerek yıllarca her olumsuzluğu sineye çeker. Yaşadığı çevrede kendisine anne ve baba şefkatinde kucak açan Max ve eşini bile kocası işe gittiğinde görebilmekte ve gizlice onlarla olan ilişkisini devam ettirmektedir.
Ama bu nereye kadar böyle sürebilir ki. Zavallı Rachel yıllar önce babasının kocası olacak adamla ilgili olumsuz düşüncelerini düşündükçe onu dinlemediğine aslında bin pişmandır.
Küçük meleğine ne kadar belli etmemeye çalışsa da kızı Lilly’nin evlerinde bir şeylerin iyi gitmediğini bildiği aşikârdır. Annesine destek çıkar ve babamı terk edelim diye fikrini de beyan eder. Kocasıyla yaşadığı bir ağız dalaşı sonucu Rachel’e şiddet uygulaması en sonunda bardağı taşırır ve çekmecedeki silahı kocası Cyrus’a doğrultur…
Ama gerçekten onu vurabilecek midir? Yoksa… Yoksa ailenin çatısı başka bir şekilde mi çökecektir? Tüm bunları ancak sonuna kadar okuyunca anlayabiliyor insan:)
Bundan sonrasını merak eden varsa okusun:) ne diyeyim.

Kitabı alırken de aslında beklentimi yükseklerde tutmamıştım. İçimden bir his rahatsız etmeden, kasmadan, germeden, aksiyonu olmayan bir kitap okuyacaksın demişti. Evet, gerçekten de böyle oldu. Ama bu kitabın tümden boş olduğu anlamına da gelmemeli; hoş bir kitap. Her ne olursa olsun insanı sıkmadan, sıradan bir ailenin iç yapısına yolculuk ettiriyor yazar. Kadın erkek ilişkisinde beklentiler, aile yaşamında çocuğun ve çocukların arzuları, ebeveynlerin çocuklarından beklentileri güzel bir şekilde işlenmiş kitapta.

Kitapta en çok hoşuma giden ve duygulandıran iki sahne vardı: Bunlardan ilki Rachel’in
çocukluğunda babasıyla yaşadığı mutlu ve güzel kar meleği sahnesi. Diğer ikinci sahneyi
burada söylemek istemiyorum. O kitabın sürprizi olduğu gibi benim de sürprizim olsun.

Kitaptan can alıcı birkaç alıntı cümle:

“İnsanı insan yapan kıyafetleridir,” diyordu Max bana yan gözle bakarak. “Çıplak insanların toplum üzerinde etkisi çok azdır ya da hiç yoktur.”
“Mark Twain’in sözü” diye karşılık veriyordum gülerek. “Ama bence saçma.”

Anneme Bev diye hitap etmeye başlamıştım; kendisi istediği için değil, onu pek annem gibi görmediğim için yapıyordum bunu.

Bunca yıldır seninle hiç karda oynamadım. Bir kere bile. Her kız babasıyla karda oynamalıdır.

Artık yalnız değildim. Uzun süredir kafese hapsedilmiş bir kuş gibi neredeyse korkuyla, hapishanemin kapısının aralanmasını seyrediyordum. Uçup gidecek cesaretim var mıydı, bilmiyordum.

Cyrus’un sana yaptıkları çok kötüydü. Fakat geçen gün düşündüm de, kötülüklerden kurtulduğunda geriye hayat kalıyor. Sen de bunu yapacaksın. Hayatını yaşayacaksın, Rachel.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder