Kitap Hakkında:
Adı: Karya Kraliçesi
Yazar: Funda Kalaycıoğlu
Sayfa Sayısı: 400
Boyut: 14 x 21 cm
Yayınevi: Destek Yayınları
Basım Tarihi: İstanbul, 2000
Kağıt Türü: 2.Hamur ciltsiz
Satış Ücreti: 22 TL
Değerlendirmem: %70
Ne Buldum: Halikarnas bölgesi tarihi hakkında bilgi sahibi oldum
Yazar
Hakkında:
1956
yılının aralık ayında Çamlıca’da bahçe içinde bir evde doğmuştur.
Babasının
memur olması sebebiyle iki yaşındayken Ağrı’nın Taşlıçay kazasına, bir müddet
sonra oradan da Ünye’ye taşınmıştır.
1973
yılında İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesine giren Kalaycıoğlu 1977
yılında finans bölümünden dereceyle mezun olmuştur.
Son
sınıfta başladığı lisansüstü kurlarından sonra doktora kurlarını da tamamlayıp,
yeterlilik sınavını vererek doktora tezini hazırlamıştır.
Ancak
iş yaşamıyla akademik kariyer çalışmalarını bir arada yürütemeyen Kalaycıoğlu
1984 yılında doktora çalışmalarını yarıda bırakmıştır.
On
beş yıl boyunca birçok büyük firmada finansal yöneticilik görevinde
bulunmuştur.
Cankut
adında bir oğul dünyaya getirdikten sonra ise kendini biraz daha çocuğuna ve
evine vermiştir.
İyi
bir okuyucu olan Kalaycıoğlu yazmaya Nüveyre isimli kitabı ile başlamıştır. Bu
kitabı yazarken yaptığı derinlemesine araştırmalar aslında diğer kitaplarına da
kaynak oluşturmuştur.
Şu
sıralarda Hasankeyf’in Karları
isimli kitabını okuyucularıyla buluşturmak üzere yoğun bir çalışma içindedir.
Diğer Eserleri:
Nüveyre
İçimdeki Yabancı
Bir Derya Öyküsü Adalı
Konusu
Arka Kapaktan:
Karya'nın
yüce kraliçesiydi o... Görevleri, tacı ve hükmetmek zorunda olduğu bir ülkesi
vardı. Tacı elinden alınıp başkenti Halikarnas'tan uzaklaştırıldığında geri
döneceğine yenim etmişti. Yeminini
tuttu! Fakat ne pahasına...
İki ölümsüz varlığa bağlamıştı tüm yaşamını; Sevgili
kenti Halikarnas ve Zeus'un oğlu Büyük İskender... Asya'nın Kralı! Ömrünü bu
iki sevgili varlığa asla sahip olunamayacağını öğrenerek tüketti, bitirdi. Yüce
Tanrı Kraliçe olarak ağlayamazdı. Diğer ölümlüler gibi gönlünün peşinden
gidemez, onlara özgü zayıflıkları olamazdı. Fakat Yüce Tanrıları ona
öğrettiler.
“Halikarnas’ın Gizemi,” Karya Kraliçesi Ada’yla Asya’nın Kralı Büyük İskender’in bin yılların karanlıklarına gömülmüş olan ve ne yazık ki yeterince bilgiye sahip olamadığımız aşklarının, tarihi gerçekler ışığında kurgulanmış öyküsüdür.
“Halikarnas’ın Gizemi,” Karya Kraliçesi Ada’yla Asya’nın Kralı Büyük İskender’in bin yılların karanlıklarına gömülmüş olan ve ne yazık ki yeterince bilgiye sahip olamadığımız aşklarının, tarihi gerçekler ışığında kurgulanmış öyküsüdür.
Kitap Hakkındaki
Yorumum:
Bu
kitabı geçen yıl Kitap Fuarı’nda dikkatimi çektiği için almıştım. Tarihi roman
oluşu, üstüne üstlük olayların geçtiği mekânın ülkemiz toprakları üzerinde geçiyor
oluşu, buna bir de kitabın yazarının yerli bir yazarımız oluşu eklenince
alınmayı ve okunmayı hak ediyor diye düşündüm. Aradan aylar geçmesine rağmen
kitabı okumak ancak bu günlere nasip oldu.
Kitabı
almakla ne kadar iyi karar verdiğimi okuduktan sonra daha iyi anladım ve
kendimle bu seçimimden dolayı gurur duydum:)
Bilindiği
üzere üzerinde yaşadığımız ve Anadolu dediğimiz bu verimli, sulak ve cennet köşesi
topraklar tarih boyuncu insanlığın ilk dönemlerinden itibaren farklı ve büyük
medeniyetlere de ev sahipliği yapmıştır. İşte yazarımız Kalaycıoğlu da
Halikarnas (Bodrum) üzerinde yaşamış Karyalıları ve onların muhteşem
kraliçeleri Ada’nın yaşadıklarını harika bir tarih romanı olarak kaleme almış
ve ortaya enfes bir kitap çıkartmış. Kitap içerisinde yaşanan bazı olaylar
absürt olsa da (evlilikler gibi) bu geleneklerin o toplumda geçerli
olabileceğini tasvip etmesem de kabul etmek durumundayım.
Neyse
bir an içsesim bu konuda benimle fikir mütalaasına girmek istese de bunu başka
bir zamana bırakmasını söyledim.
Şimdi
kitapta ne var ne yok ona bakalım:
Pers
krallığına bağlı bir satrap olarak ülkesini babası Hekeotomnos ölümünden sonra
kız kardeşi Artemis’le evlenerek yöneten Mousollos güçlü ve sevilen bir
kraldır. Küçük kız kardeşi Ada ise
onların kanatları altında mutlu bir hayat sürmektedir. Aradan geçen zaman
içinde serpilip gelişir ve alımlı genç bir kız olur. Bir gün bu ülkeyi
yönetmeyi ise içten içe hep istemektedir. O gün çok sürmeden gelmiştir, zira
ağabeyinin ve ablasının ani ölümleri bu fırsatı sunmuştur ona.
Lakin
bu o kadar basit değildir. Omuzlarında hissettiği sorumluluk ağırdır. Diğer
ağabeyi İdrieus ile evlenerek ülkeyi onunla birlikte yönetmeye başlar. Fakat şanssızlık Ada’nın yakasını bir türlü
bırakmaz ve eşi İdrieus’un ölümünün ardından tek başına kalır ve Karya’nın
Kraliçesi olur.
Bu
durumu çekemeyen diğer kardeşi Piksodaros’un gizliden gizliye yürüttüğü planı
sayesinde Ada Alinda Kalesi’ne sürgüne gönderilir. İhanete uğramıştır. Ama
sabırla öcünün alınacağı anı da beklemeye başlar. Alinda Kalesi’ndeki yaşamı
sırasında siyasal ve askeri gelişmeleri yakından takip ederek, kurmuş olduğu
Perslere özgü haberleşme sistemi sayesinde tüm gelişmelerden zamanında haberdar
olmuş ve bu yolla kendi kaderini ve Karya’nın kaderini değiştirmeyi başarmıştır.
Ama
Krallığını ve halkını Büyük İskender ve ordularına karşı koruyabilecek midir?
Krallığının
akıbetini ve Karya Kraliçesi Ada’nın dâhiyane askeri ve siyasi planını merak
ediyorsan okumalısın…
Bu
arada yazarın “Hasankeyf’in
Karları” adlı kitabının çıkmasını ve elime alıp okumayı sabırsızlıkla
bekliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder