Kitap Hakkında:
Adı:Başka Topraklarda Rüzgar Sert Eser
Yazar: Honggyu Son
Sayfa: 248
Boyut:14x20 cm
Yayınevi: Martı Yayınları
Basım Tarihi: İstanbul, 2013
Kağıt Türü: 2.Hamur
Satış Ücreti:15 TL
Benden Aldığı Oy: %45
Ne Buldum: 2.Dünya Savaşından kırıntılar bekledim ama maalesef bulamadım
Yazar Hakkında:
Adı:Başka Topraklarda Rüzgar Sert Eser
Yazar: Honggyu Son
Sayfa: 248
Boyut:14x20 cm
Yayınevi: Martı Yayınları
Basım Tarihi: İstanbul, 2013
Kağıt Türü: 2.Hamur
Satış Ücreti:15 TL
Benden Aldığı Oy: %45
Ne Buldum: 2.Dünya Savaşından kırıntılar bekledim ama maalesef bulamadım
Yazar Hakkında:
1975 yılında Kore’nin Joengeup-si şehrinde doğan Honggyu
Son, Dongguk Üniversitesi, Kore Dili ve
Edebiyatı bölümünden mezun olmuştur. 2011 Jakhasegye En
İyi Yazar (Dünya Yazarları) ödülünü alan Son, bunun yanı sıra Deasan Yaratıcı
Yazarlık Fonu tarafından ödüllendirilmiştir.Başka Topraklarda
Rüzgar Sert Eser adlı romanının yanı sıra İnsan Miti, Bongseobi’nin Dediği Gibi
ve Hayaletler Çağı Honggyu Son’un yayımlanan diğer
kitaplarıdır.
Konusu Arka Kapaktan :
Kore Savaşı'nda mücadele edip, savaştan
sonra orada kalan bilge bir Türkün dokunaklı hikâyesine yer veren bu roman
başucu kitabınız olmaya aday... Dünya insandan oluşan dikenli bir teldir.
Yeryüzünde bir saniye bile yaşasan yaralanırsın! Hayata karşı mağlup olmuş,
Kore Savaşı'nın derin izlerini bedenlerinde ve zihinlerinde taşımaya mecbur
kalmış bir neslin yüreğinden dökülenlere kulak vermek; Yalnızlıklarına tutunmuş,
kabullendikleri yenilgilerini tanımadıkları bir çocuğun gözlerinde yeniden
yaşayan bir grup insanın çığlıklarını duymak; Yetimhaneden evlatlık alınan bir
çocuğun kapanmayan yaralarına tanık olmak için; Bu romanı okumalısınız... Bu
kitap görünmeyenlerin dile gelişidir...(Tanıtım Bülteninden)
KİTAP HAKKINDA YORUMUM:
Okuduğum ilk uzak doğu kitabı ya da Uzakdoğulu yazar
kitabı diyebilirim. Tarihten gelen ve duygusal bir bağımız olmasından dolayı
kitabı rafta görünce, güzel kapak tasarımı da buna eklenince mutlaka alıp
okumam lazım dedim. Ama aldığıma büyük ölçüde pişmanlık duydum diyebilirim.
Kapak tanıtımında, Kore Savaşından sonra orada kalan
bilge bir Türk’ün dokunaklı hikayesidir diyordu.
Yetimhaneden evlatlık alınan bir çocuğun kapanmayan yaralarına
tanıklık edeceksiniz diyordu ayrıca.
Ama maalesef hikayenin geçtiği kasabada yaşayan Hasan
Amca denen babayiğit Türk’ün neden ülkesine dönmediği, Kore’de neden kaldığı, kasaplık
mesleğine tesadüfen mi başladığı yoksa Kore’ye Savaşa gelmeden evvel ülkesinde
kasap mı olduğu, namazını kılıp orucunu tutmasına rağmen domuz etini kendisinin
yiyip yemediği gibi konular net olarak anlatılmamış.
Ayrıca hikayenin anlatıcı çocuğu yetimhaneden neden evlat
edindiği, savaştan nasıl sağ olarak kurtulduğu belirtilmemiş. Kore Savaşı gibi
önemli bir olaydan bile birkaç cümleyle bahsetmesini beklerdim. Ama o da
yazılmamış. Genellikle Anna Teyze
denilen ve küçük bir restoran işleten kadının işyerinde geçen günlük olayların
yetimhaneden evlatlık olarak alınan çocuğun gözüyle anlatılmış.
Çocuğun karamsar ve hayattan hiçbir beklentisi olmadan
yaşama bakışı, çevresindeki bir avuç insanla
İlişkisi basit ve yalın bir dille anlatılmış. Hareket,
aksiyon, giriş, gelişme, sonuç gibi edebi bir eser de olması gereken ögeler ve
sıralama beklentisi içine girerek okumak gibi bir düşünceye kapılmamak gerekir.
Anlatım eksikliğinin ise Korece den çeviriden mi yoksa yazarın kendisinden mi
kaynaklandığını çözemedim. Ancak başka bir Uzakdoğu kökenli bir kitap okuduğumda
bir yargıya varabilirim diye düşünüyorum.
Ama yine de yazarın verdiği emeğe saygı duyuyorum.
Kitapta hiç bir şey de yok diyemem. En azından belli noktalarda dile getirilen
çok önemli cümleler de var. Bunlarda bir kaçından alıntı yapmak gerekirse:
“Ben kimseyi kıskanmam diyen birini görürsen ondan
uzaklaş. O insan değildir. Kıskanan, öfkelenen, üzülen insandır.” …
“Boşlukta yol yoktur. Çünkü boşluğun kendisi yoldur.
Yeryüzünde de yol yoktur. Çünkü yeryüzünün kendisi yoldur.”
“Önemli olan bu dünyada ne kadar yaşadığımız değil,
yaşarken neyi ne kadar sevdiğimizdir”
“Müziği müzik yapan şey, seslerin yüksek olması değil
ruhunuzla ne kadar benzer ritimlere sahip olduğudur.” ...
Kitabın son birkaç sayfasında Hasan Amca’nın hastanede
olduğu bölüm ve çocuğun o anlarda hissettikleri beni yine de duygulandırdı
diyebilirim. Okumayanın bir şey kaybetmeyeceği, okuyanın ise pek bir şey
kazanmayacağı sıradan bir kitap işte…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder