Günümüzün en önemli sorunlarından
bir tanesinin çevre sorunu olduğuna inanıyorum. İnanmasına inanıyorum da ama maalesef çevre sorunları
hepimizi ilgilendiren bir gerçek olduğu halde, herkes aynı bilinç ve duyarlılıkla hareket etmiyor.
Yaşadığımız şu güzel dünya her geçen gün biz
insanlar tarafından daha çok kirletilmekte, yeryüzündeki hava su ve tabiat gibi
doğal
kaynaklar da hızla tüketilmekte. Bir yandan tabiatı tahrip ederken, diğer yandan da tabiatta yaşayan canlı türlerini yok
etmekteyiz. Bu sebepledir ki dünyanın dengesi her geçen gün bozulmaktadır.
Oysa bilmeliyiz ki hava ve su
olmadan yaşayamayız.
Yeryüzünde yaşayan tüm
canlılar için hayati önem taşıyan iki önemli değerdir hava ve su. Ülkemizin güney kesimlerinde kuraklık
yaşanırken,
kuzey kesimlerinde seller ve buna bağlı olarak toprak kaymaları yaşanmakta; bu dünyanın birçok
bölgesi içinde geçerli bir durum.
Dünyamızın %75’i su dur. Bu
suyun da %97’si de maalesef tuzlu sudur. İçme suyu olarak kullanılabilecek olan tatlı suyun oranı
ise sadece yaklaşık %3 gibi küçük bir rakamdır. Hal böyle iken sanayi
atıklarının, kanalizasyon sularının göl ve nehirler gibi tatlı sularımıza ve
yer altı su kaynaklarımıza karışması karşısında duyarsız kalmamalıyız. Bu en basit tabiri ile
bindiğimiz dalı
kesmek demektir. Önümüzdeki gelecek günlerde içeceğimiz suyu bile bile bu şekilde kirletmek ya da
kirletilmesine göz yummak insan olarak yapacağımız en büyük hata olsa gerek.
Mp3 çalarımız veya duvar
saatimizde kullandığımız bir adet pili enerjisi bittikten sonra çevreye
bilinçsizce attığımızda bunun 600 bin litre suyu ve 4 metre kare toprağı kullanılamaz hale getirdiğini düşünürsek, işin ciddiyetinin hangi
boyutta olduğunu daha
iyi anlayabiliriz diye düşünüyorum.
Hayatın kaynağı olan suyu, canımız kadar
aziz bilip bunu idareli kullanmak mecburiyetindeyiz. Aksi durumda, ülkemizde de
ciddi su sıkıntılarıyla karşı karşıya kalmamız kaçınılmaz olacaktır.
Birkaç gün evvel bir haber
kanalında Yalova şehrimizin 2 günlük kullanma suyu kaldığı haberini duyunca içim
burkuldu. Bir başka şehirden getirilecek olan pompa ile barajda kalan son
damla suyun da pompalanarak borulara aktarılacak olması bilgisi ise gelecek
günlerimizin karanlık olduğu habercisi gibiydi adeta.
Yüce Allah’ın biz insanlara bahşettiği nimetlerin en
önemlilerinden biri olan suyun israfından kaçınmak yeryüzünde yaşayan tüm insanların en
önemli görevlerinden birisi olmalıdır.
O halde gelin şimdi tedbir almak için
neleri yapmamız gerektiğini madde madde hatırlayalım.
Bazılarınızın bunları
biliyoruz dediğini duyar
gibiyim. Olsun ben tekrar hatırlamak ve hatırlatmak istiyorum.
Hayati öneme sahip suyun
korunması gibi önemli bir konuda bilgilerimizi, bildiklerimizi tekrar etmekten
zarar gelmez. Ayrıca bunları sadece bilmek de yetmez; uygulamaya geçirmemiz
lazım. Çocuklarımızı yetiştirirken onlara da bu
bilinci aşılamamız lazım.
Aklıma gelen israftan kaçınma
örneklerinden birkaçını şöyle sıralayabilirim:
- Evde, okulda, iş yerinde boşa akan çeşmeleri kapatalım.
- Bozuk musluklarımızı
mutlaka tamir ettirelim.
- Diş fırçalarken veya tıraş olurken muslukları açık
bırakmayalım.
- Araçları bahçe hortumu
kullanarak yıkamayalım. Bir kova su alıp onunla yıkayalım.
- Çamaşır veya bulaşık makinesini tam dolu iken çalıştıralım.
- Bahçesi olanlarımız bitkilerimizi sabah serinliğinde buharlaşmanın minumun olduğu saate sulayalım.
- Bahçesi olanlarımız bitkilerimizi sabah serinliğinde buharlaşmanın minumun olduğu saate sulayalım.
- Tuvalet sifonlarını
gerekmedikçe çekmeyelim.
Su hakkında yıllar önce
yazdığım bir dörtlüğü de yeri gelmişken burada paylaşıyorum.
SU HAYATTIR
Evveli buz olan sevgiyle damla olur
Gökten ince ince süzülür bir sevda olur
Gönül gözünde birikir bin damla olur
Kalplerden sızarak akacak bir yol bulur
da
Birleştikçe büyür büyür bir derya olur.
- Yaşar SALDIK 19.03.2006 17:23 -
Son olarak şunu söyleyebilirim. Su kaynaklarımızı kirletmeyelim. Kirletenleri
uyaralım.
Âlemlerin Rabbi yüce ALLAH’a
bize verdiği bu eşsiz ve paha biçilmez nimet
için şükrediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder