Sayfalar

5 Aralık 2014 Cuma

Freud'un Kız Kardeşi

Kitap Hakkında:

Kitap Adı: Freud’un Kız Kardeşi
Yazarı: Goce Smilevski
Çeviren: Levend Amedov
Yayınevi: Nemesis Kitap
Sayfa: 240
Boyut:13x19 cm
Sayış Ücreti: 17 TL
Değerlendirmem: %75
Ne Buldum: Freud’u neden sevmediğime açıklık getirdi 

    Yazar Hakkında:  
Goce SMİLEWSKİ
Makedonyalı roman ve tiyatro oyun yazarı Goce Smilevski 1975 yılında Üsküpte doğdu.  Üsküpte Cyril ve Metodij üniversitelerini bitirdi. Prag’daki Charles ve Budapeşte’deki Orta Avrupa Üniversitelerinde master yaptı. 2003 yılında Spinoza isimli romanı ile Makedon Roman ödülünü, 2010 yılında ise Sigmund Freud’un Kız Kardeşi isimli romanıyla da Avrupa Birliği edebiyat ödülünü kazanmıştır. Kitapları otuzdan fazla dile çevrilmiştir.



Arka Kapaktan:
Freud’un Kız Kardeşi - Goce Smilevski
Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü-30 Dilde Çeviri
Bağlayıcı olması beklenir kardeşliğin. Öyle umulur. Kardeşler birbirlerine borçludur ya; bir soluk, bir omuz, bir teselli...
Yine de düşünceler karmaşıklaşınca zihinde, unutulabilir borçlu addedildiğimiz görevler.
Bu kitap, dünyaca ünlü psikanalist Sigmund Freud’un ve onun dört kız kardeşinin gerçekte de yaşanmış sarsıcı öykülerini anlatmaktadır. Freud, İkinci Dünya Savaşı döneminde Viyana’ya girmek üzere olan Hitler’in yaratacağı yıkımdan kurtarılmak için Londra’ya götürülür. Ona Londra’ya geçmesi için yardım eden kimseler, yanına almak istediği insanların isimlerini bir liste haline getirmesini isterler. Freud o listeyi hazırlar. Eşi ve çocukları dışında eşinin ailesi, doktoru, doktorunun ailesi, hizmetçileri, hatta küçük köpeği bile vardır listede. Ancak dört kız kardeşi yoktur.
Freud’un seçimi kardeşlerinin kaderini nasıl şekillendirecektir? 
O karanlık günlerde verilen bir sınavdır belki de yaşananlar; kardeşlikle ilgili bir sınav. Belki de bir iç savaş; galibi de mağlubu da belli olmayan…
“Nefis bir roman… Beni böylesine etkileyen başka bir kitap hatırlamıyorum.”
VESNA MOJSOVA-CEPISEVSKA (MAKEDONYA)
“Ustaca ve çarpıcı.”
KNACK (BELÇİKA)
“Smilevski değişik ve ayırt edici tarzıyla, iç yaşamımıza ve fikir dünyamıza güzel bir bakış açısı getiriyor.”
BOEK (HOLLANDA)
“José Saramago gibi kuvvetli, çok yönlü ve detaycı bir yazar.”
LA REPUBBLICA GAZETESİ (İTALYA)
 
Yorumum:
Genelde gündemde olan kitaplara fazla ilgi göstermediğimden daha evvelden de bahsetmiştim sanırım. Ama bu sefer öyle olmadı. “Freud’un Kız Kardeşi” adlı kitabı okumak istedim. Bunun sebebi lise ve üniversite yıllarında bazı derslerimizde Sigmund Freud ve psikanaliz ile ilgili konuları okumuş ve konu üzerinde uzun uzadıya sohbetler etmiştik. Freud’un fikirlerini pek beğenmesem de, Makedon bir yazarın Freud’la alakalı neler yazmış olabileceğini merak ettim. Freud’u kitabında benim düşündüğüm birisi gibi mi, yoksa bilmediğim daha pozitif yönlerini mi anlatmıştı acaba. Kitap ismiyle de oldukça dikkat çekici olmasının yanı sıra ayrıca Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü almış olması da onu okumam da önemli bir etken oluşturdu.

İkinci dünya savaşının başladığı yıllar ve yer Avusturya’nın Viyana şehri.
Viyana Hitler’in ordusu tarafından işgal edilmiştir. Freud nüfuzu sayesinde Londra’ya gidebilme imkânını yakalamıştır. Ayrıca kendisi ile birlikte götürebileceği kişilerin listesini de yapma olanağı da kendisine sunulmuştur.



Freud listeyi hazırlamıştır. Listede eşinin ailesi, doktoru ve doktorunun ailesi, hizmetlileri ve onların aileleri ve hatta köpeği bile vardır. Ancak bu listede dört kız kardeşinin de ismi yoktur. Bu duruma en çokta Freud’la duygusal bağının güçlü olduğu kız kardeşi Adolphina üzülmüştür. Hatta yıkılmıştır. Aslında bu Adolfina’nın ikinci yıkılışıdır. İlk yıkılışı Freud evlendiği zaman yaşamıştır küçük kız kardeş. Adolphina’nın anlatımıyla devam eden hikâye de Freud'un kız kardeşi Adolphina ile geçmişe yolculuğa çıkıyor okurlar. Bu geçmişte önemli bir nokta da Adolphina’nın annesi tarafından hiç sevilmediği ve şefkatten uzak bir çocukluk yaşadığını bilgisine ulaşıyoruz.
Kız kardeşlerini kurtarmak için neden çaba sarf etmediği gerçeğini herhalde bizlere söyleyebilecek tek kişi Freud’dur. Bizler sadece konu üzerinde varsayımlar üretebiliriz. Kaldı ki Freud’u anlamak zaten başlı başına zor bir işken, bir de aile bireylerini bu şekilde yüz üstü bırakması anlaşılacak bir durum değil elbette. Ama Freud bu, her şey beklenir ondan:)
İkinci dünya savaşı dönemi ile ilgili yazılan hikayelerin çoğunda olduğu gibi, bu da insanın yüreğine dokunarak acı veriyor insana tıpkı Jerzy Kosinski’nin Boyalı Kuş adlı eserindeki gibi. Anlatılanların gerçekten yaşanmış olması bunu daha dramatik kılıyor elbette.
Savaş dönemindeki insan hayatı, acı, ızdırap, melankoli, dram gibi olaylara ilgi duyanlar rahatlıkla okuyabilir. Kitapla ilgili belki de tek eleştirim yazarın konular arasındaki geçişlerini sert yapmış olması diyebilirim.
Kitabı genelde beğendim. Ama Freud’u niçin sevmediğimi, kendime neden uzak hissettiğimi bu kitapta Freud’un aile içi yaşantısını çocukluğuna inerek daha iyi anladım ve kendime hak verdim. Freud sevilecek bir adam değilmiş zaten bunu anladım…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder