Kitabın Adı: Bir Osmanlı Yazı
Kitabın Yazarı: Melih Esen Cengiz
Yayınevi: Altın Kitaplar
Sayfa: 400
Ebat: 14x20 cm
Basım: İstanbul, 2012
Ücreti: 20 TL
Değerlendirmem: % 85
Ne buldum: Türk Musikisi esintisi tadında tarihi bir roman...
Yazar Hakkında:
1954 yılında Ankara’da doğdu. Çocukluğu Gönen’de geçti.
Darüşşafaka Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi İktisat
Fakültesi’nde iktisat, New York Syracuse Üniversitesi’nde işletme öğrenimi
gördü. Uzun yıllar özel sektörde yönetici olarak çalıştı.
1992 yılında birkaç arkadaşıyla birlikte 1907 Fenerbahçe
Derneği’ni kurdu. Yazmaya üniversite yıllarında senaryolarla başladı. 2009
yılında Fenerbahçe’nin ilk yüzyılını anlatan Asr-ı Fener kitabını derledi ve yayıma hazırladı. Amatör
olarak 20.yüzyıl tarihiyle ilgilenen yazar özellikle Birinci Dünya Savaşı ve
İkinci Dünya Savaşı dönemlerini çalışmaktadır.Şiir denemeleri de bulunan
yazarın son romanı marlene’in Yetimi Nisan 2013 tarihinde raflardaki yerini
aldı. Evli ve iki çocuk babasıdır.
ARKA KAPAKTAN:
Şarkılarını
söylemekten asla vazgeçmediler…
Balkan bozgunun acısının henüz silinmediği hüzünlü
yıllar. Jöntürk Devrimi’yle sona eren istibdat döneminin ardından Fenerbahçe,
Galatasaray, Beşiktaş gibi kulüpler kuruluşlarını ilan etmiş, öncesinde sadece
Çamlıca ve Göksu’da bir araya gelebilen
kızlı erkekli gençlerin birbirlerine aşk mektuplarını ilettikleri
yerlere spor sahaları da eklenmiştir.
Ancak, 1914 yazının ortalarında dev Alman zırhlıları
Goeben ve Breslau’nun İngilizlerden kaçıp Boğaz’a demir atmasıyla kentin
üzerine kara bir bulut çöker. Türk donanmasına katılan bu iki zırhlı maalesef
ki tüm imparatorluğun kaderini kökünden değiştirecektir. İstanbul sokaklarını
dolduran binlerce Alman denizciyle kurulan dostluklar neticesinde, Fenerbahçe
ile Goeben takımı arasında bir karşılaşma düzenlenir. Bu maçın ardından Rusya
şampiyonu Odesa tarafından ülkesine davet edilen Fenerbahçe, Büyük Petro
vapuruyla yola çıkar. Şenliklerle karşılandığı bu ışıltılı liman kentinde
Hariciye Nezareti’nden gelen kriptolu telgrafla gençlerin yaz rüyası sona erer…
Donanmayı hümayun zırhlılarının ocaklarına daha çok kömür atılırken, doldurulan
topların emniyeti açılmış, harp düzenine geçilmiştir.
Kitabın Analizi
& Yorumum:
1914 yılının Ağustos ayında Akdeniz’de seyretmekte olan
iki Alman savaş gemisi Goeben ve Breslau İngiliz gemilerinden kaçarak boğaza
giriş yapar. Her iki gemi de Osmanlı donanmasına katılarak Yavuz ve Midilli
isimlerini alırlar. Gemideki bahriyeliler aynı zamanda futbol da
oynamaktadırlar. Adını duydukları Fenerbahçe futbol takımı ile bir maç yapmak
isterler.
Fenerbahçe kulübü yetkilileri kendilerine ulaşan bu
habere çok sevinirler ve Goeben takımı ile bir maç organize edilir. Maç Papazın
Çayırı denilen yerde oynanır ve berabere sonuçlanır. Bu maçla birlikte iki
takım oyuncuları arasındaki dostluk pekişir.
Bu maçın haberi kısa sürede Rusya şampiyonu Odesa
tarafından da duyulur ve onlarda Fenerbahçe ile bir maç yapmayı çok isterler. Fenerbahçe
Odesa takımının davetlisi olarak Büyük Petro Vapuru ile Odesa’ya yola çıkar.
Orada kendilerini çok samimi ve sıcak karşılarlar. Oysa Osmanlı Devleti Balkan
savaşından yeni ve yenik çıkmış, askerleri yorgun ve bitap düşmüş durumdadır.
Tüm bunlara rağmen Osmanlı’nın yakın zamanda 1.Dünya Savaşı’na dahil
olacağından elbette her iki takım oyuncuları da haberdar değillerdir. Yapılan
futbol maçı dostluk içerisinde berabere sonuçlanmıştır. Türk ve Rus futbolcular
da birbirleriyle dost olmuş iyi arkadaşlıklar kurmuşlardır. Bun bir neticesi
olarak Odesa takımını İstanbul’a maç yapmaya ve misafir etmeye davet ederler.
Aniden İstanbul’dan gelen geri dönün uyarısı ile apar
topar Büyük Petro Vapuru ile geri dönerler. Birkaç gün sonra da Goben ve
Breslau zırhlıları Karadeniz’e girerek Odesa şehrini ve limanda bulunan
gemileri bombalar. Osmanlı da aslında Almanların planlı bir hilesi ile fiilen
savaşın içine çekilir ve savaşa ortak olur.
Futbol maçlarının konuşulduğu, anıların anlatıldığı,
özlemle sıladaki sevgililerden bahsedildiği, Çamlıca Tepesinde ilk aşkların
başladığı, aşk mektuplarının elden verildiği,
Henüz daha örf ve adetlerin uygulandığı ve saygıda kusur
edilmediği, barut kokusunun ve top seslerinin yankılandığı bir 1914 yazından
daha fazlasını kitapta bulmak mümkün.
Yaptığım ufak çaplı araştırmada da gördüm ki “Bir Osmanlı
Yazı” tarihi gerçeklere dayanan ve iyi kurgulanarak yazılmış ilginç bir roman .
Romanın
kahramanlarına gelince bunlar Fenerbahçe-Goeben ve Odesa futbol takımının
oyuncuları ve bunların çevresinde bağlantılı olduğu insanlar.
İlk başta sıkıcı gibi başlasa da okumaya devam ettikçe
ilerleyen sayfalarda merak ve heyecan sarıyor insanı. Yazarın amacının
Fenerbahçe futbol takımını ön plana çıkarma isteği ve niyetinde olmadığını
düşünüyorum. Farklı ülke insanının ya da sporcularının
Yaşadıklarını insani yönden ele alarak tarihi gerçekler
içerisinde harmanlayan yazar, spor müsabakaları ile yolları kesişen Arslanyan,
Sabri, Georgi, Miço Ahmet İzzi, Wolf ve diğer birçoğunun kurdukları
dostlukları, düşünceleri, ilk aşkları, savaşın getirdiği acı ve ölümü romanda
çok akıcı ve yalın bir dille anlatmış.
Özellikle romanın son kısmında Çanakkale Cephesinde
askerlik görevine başlayan Fenerbahçeli futbolcu Ahmet İzzi’nin ve silah
arkadaşlarının İngilizlerin açtığı ilk bombardımanda şehit olduğu sahnenin
anlatıldığı bölüm ve şehitlerin cenaze namazının kılındığı sahne tam bir duygu
seli diyebilirim. Hele imamın düşüncelerini dile getirdiği sahnede koptum.
Boğazıma adını koyamadığım bir şey düğümlendi, yüreğim kabardı sonunda da
gözlerimden yağmur gibi yaşlar aktı.
Romanı satın alırken sıradan bir Osmanlı yazında klasik
Türk müziği esintisinde
bir yaşanmışlık bekliyordum açıkçası. Ama gördüm ki
romanda çok fazlası varmış...
Keyifli okumalar dilerim.