Sayfalar

29 Ekim 2014 Çarşamba

Cumhuriyet Bayramı


1908 yılında II.Meşrutiyetin ilanından sonra onlarca yıla yakın zamandır hükümranlığımız ve korumamız altında yaşamış olan devletler dış devletlerin kışkırtması ve destekleri ile Osmanlı’ya cephe almış, savaş açmışlardır.

Koskoca imparatorluksa atılan yanlış adımlardan dolayı zaman içinde küçüle küçüle bir avuç Anadolu kalmıştır. Onu da parçalamak için sömürgeci devletler göz dikmiş, yıllardır planlı bir şekilde uygulamaya koydukları senaryoyu 1914 yılında 1.DÜNYA savaşı’nı çıkartarak gerçekleştirme yolunda ilk adımı atmışlardır.

Vatanımızın her bölgesi gözünü hırs bürümüş sırtlan düşman devletleri tarafından bir bir işgal edilmeye başlamıştır. Lakin bilmedikleri bir şey vardı. Bu Millet sıradan bir Millet değildi. Bu Millet Alemlerin Rabbi tarafından yeryüzünde seçilmiş asil bir milletti. Bilmedikleri bir şey daha vardı; o da bu millet zora düştüğünde her zaman içinden liderlik edecek cesur, gözü pek ve zeki birisini çıkartabilirdi.


Bu seferde öyle olmuştu. Dört yıl boyunca Anadolu topraklarını işgal eden, eziyetin, işkencenin, kahpeliğin bin bir türlüsünü insanlarımız ve topraklarımız üzerinde denemekten ve uygulamaktan çekinmeyen İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Yunanlılar ve maşaları, geçici bir hâkimiyet kurduklarının farkında olmadan kendilerince afyon yutmuş maymun mahmurluğu içindeydiler. 
Yüce Allah’ın izniyle, insanüstü bir azimle liderlik vasıflarını da kullanarak, arkadaşlarıyla birlikte milletini düştüğü bu kötü durumdan kurtarmaya çalışan Mustafa Kemal vardı. Stratejik hamleleri askeri dehasını kullanarak bir bir gerçekleştirmeye başlayan büyük kumandan, asalak, sömürgeci devletlere karşı her bir cephesinde yaşanan kahramanlıkların tarihe altın harflerle düştüğü “Kurtuluş Savaşı” nı başlatmıştı. 





Arkasına büyük Türk Ulusunu da alarak başlattığı bu savaşta tarihin en çetin cephe savaşları yaşanmıştır. Yüz yüze, göğüs göğse yaşanan bu çarpışmalarda Türk Milleti onlarca kahramanlık destanı yazmıştır. Bu destanları günlerce anlatsam bitmez elbette. İşte bunlardan bir tanesinde bu milletin ne kadar asil olduğunun adeta ispatı gibi tarih sayfalarına şöyle kayıt düşecektir.
Çanakkale Savaşlarında savaşıp, bir kolu ile bir ayağını kaybeden Fransız Generali Bridges, yurduna döndükten sonra anlattığı bir savaş hatırasında şöyle diyor:
"Fransızlar, biz Türkler gibi mert bir milletle savaştık. Hiç unutmam. Savaş sahasında dövüş bitmişti. Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk az evvel, Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır zayiat vermişlerdi. Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutamayacağım. Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeride kendi gömleğini yırtmış onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu. Tercüman vasıtası ile şöyle bir konuşma yaptık:
- Niçin öldürmek istediğin askere yardım ediyorsun? Mecalsiz haldeki Türk askeri şu karşılığı verdi:

"Bu Fransız yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı. Bir şeyler söyledi, anlamadım ama herhalde annesi olacaktı. Benim ise kimsem yok. İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün". Bu asil ve âlicenap duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım. Bu sırada, emir subayım Türk askerinin yakasını açtı. O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan yaşların donduğunu hissettim. Çünkü Türk askerinin göğsünde bizim askerinkinden çok ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutam ot tıkamıştı. Az sonra ikisi de öldüler..."
İşte bizim askerlerimiz bu toprakları düşman askerlerinin elinden söke söke alarak, onları bir çakal sürüsü gibi kovalayarak denize dökmüş, böyle asil bir ruhla şahadet şerbeti içerek kurtarmışlardır. 

Çeyrek milyon şehit kanıyla sulanan canım Anadolu 29 Ekim 1923 sabahına ufukta günlük güneşlik bir günle uyanmıştı. Gökyüzünde güneş bir başka güzel ışıldıyor, kuşlar gökyüzünde bir başka neşeli kanat çırpıyordu. Zira Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının önderliğinde TBMM’ inde Anadolu’da yeni bir devlet kurulmuştu. Bu devletin adı Türkiye Cumhuriyet’iydi.

Bu toprakları canları, kanları pahasına koruyan yüce şehitlerimizin, tarihin en büyük askeri dehası Mustafa Kemal’in ve tüm şerefli silah arkadaşlarının huzurunda saygıyla eğiliyor, onları minnetle anıyorum.
          CUMHURİYET BAYRAMI’MIZ KUTLU OLSUN !!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder